Duymuşsunuzdur herhalde!..
Andımızın tekrar okullarımızda okutulması için Danıştay karar verdi. Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde 8 Ekim 2013 tarihli değişiklikle Andımızı kaldırmıştı. Türk Eğitim-Sen anında dava açmıştı. Danıştay, 24 Nisan 2018‘de Andımızın tekrar okullarımızda okutulması için karar verdi. Bakanlığın değişiklik hükmünü iptal etti. Ancaak!.. Ne hikmetse, Danıştay kararı 18 Ekim 2018′de tebliğ edilebildi Türk Eğitim-Sen’e!.. Danıştay 8’inci Daire verdiği kararda temyiz yolunun açık olduğunu belirtti. Eğitim Bakanlığı da dün yaptığı açıklamada “temyiz yolunun açık olduğuna” dikkat çekerek, “hukuki süreç devam ediyor” diyerek Andımızı okullarda okutmamak için direnme kararlılığında olduğu mesajını verdi..
Danıştay 8’inci Daire’nin 10 sayfalık karar metnine ulaştım. Okullarımızda Andımızın okutulmasına yönelik karar 3’e karşı 2 ile alınmış. Daire Başkanı Yüksel Öztürk ile üye Ahmet Yahya Özdemir karara karşı çıkıp, aleyhte gerekçe yazmışlar. Ancak Danıştay’ın aldığı Andımızın okullarımızda okutulmasına ilişkin karar ders niteliğinde… Özet bir alıntı ile takdirlerinize sunalım;
Toplumsal değerlerimiz değişmedi
“…Metinde yer alan kavram ve ilkeler, Anayasamızda anlamını bulan kavram ve ilkeler olduğu gibi millî eğitim sistemimizin Kanun ve Yönetmelikte belirlenen, düzenlenen temel amaçlarını ortaya koymaktadır.
Olayda; idari istikrar oluşturacak biçimde çok uzun zamandır bütün devlet okullarında ve hatta özel okullarda genç nesillerin anayasal vatandaşlık temelinde aidiyetini güçlendiren ve öğrencilerde değer oluşumuna katkı sunan ve her sabah ders başlamadan önce okutulması şeklinde uygulanan öğrenci andının kaldırılması, ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak olan bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklıdır. Aksi tutum, idarenin sahip olduğu düzenleme yetkisini ve takdir hakkını hukuka uygun kullanmadığı anlamına gelecektir.
Dava konusu düzenleme ile; öğrenci andının kaldırılmasını gerekli kılacak idarece yaptırılmış eğitim biliminin gerekleri ve pedagojik formasyon ilkeleri bakımından değerlendirmeler içeren dava dosyasına sunulmuş araştırma, inceleme ve tespit bulunmadığı, söz konusu öğrenci andının uygulanmaya başlamasından itibaren dayanağını teşkil eden Anayasal ve Yasal kurallarda bir değişiklik olmadığı gibi bu kuralları şekillendiren ve metinde de yer alan toplumsal değer yargılarımızın ve ilkelerimizin değişmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmaktadır,
Bu durumda, dava konusu kararı hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak yeterli bilimsel gerekçenin bulunmadığı, Türk Devletini ve Milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan millî eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibariyle sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayandırılmadığı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.
Kaldı ki, davalı idarenin savunma dilekçesinde dile getirdiği andın uygun olmayan hava koşulları ve fiziki koşullarda dahi söylenmesine ilişkin olarak ileri sürdüğü hususlar, öğrenci andının özüne ilişkin olmayıp icra ediliş şekline ilişkin olup, iddialar andın kaldırılmasını gerekli kılacak nitelikte görülmemiştir.”
Karşı oyun gerekçesi…
Andımızın okutulması kararına karşı oy veren Danıştay 8’nci Daire Başkanı Yüksel Öztürk’ün muhalefet şerhindeki şu ifadelere de ayrıca dikkatinizi çekmek isterim;
“Millî eğitim sisteminin genel ve özel amacının Anayasa’nın başlangıç kısmında ve 1739 sayılı Yasa’da belirtilen konular doğrultusunda, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin Millî, ahlaki insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, Türk Milletini çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak, insan haklarına saygılı nesiller yetiştirmek olduğu açık olup, bu niteliklerin öğrencilere sadece dava konusu andın okutulması ile kazandırılmayacağı tabiidir. Anayasa ve Yasa’da belirtilen amaç ve ilkelerin Millî eğitim sisteminde hangi yol ve yöntemle yerine getirileceği konusunun ise, davalı Bakanlığın takdir hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.”
Türk Eğitim-Sen harekete geçti
Andımızın tekrar okullarımızda okutulması için verdikleri büyük mücadeleyi kazanan Türk Eğitim-Sen önceki gün karar tebliğ edilir edilmez Eğitim Bakanlığı’na yazılı müracaatta bulundu. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, YENİÇAĞ’a yaptığı açıklamada, “Danıştay kararı doğrultusunda ve milletimizin beklentileri doğrultusunda Millî Eğitim Bakanlığı ivedilikle bir mevzuat düzenlemesi yaparak öğrenci andının tekrar okullarda okutulmasını sağlamalıdır, diyerek bir yazılı başvuruda bulunduk” dedi. Geylan, sorularımı şöyle yanıtladı;
“Takip ediyoruz. İnşallah bu başvurumuza olumlu karşılık buluruz. Ona göre de önümüzdeki süreci tayin edeceğiz. Eğer, Millî Eğitim Bakanlığı bu konuda olumlu bir pozisyon almazsa biz okullarımızda Türk Eğitim-Sen üyesi öğretmenleri olarak fiilî durum yaratacağız.”
—Ne yapacaksınız?
“Öğrenci andını okutacak çocuklarımıza sınıflarımızda arkadaşlarımız.”
—Bir baskı gelirse öğretmenlerimize?
“Orada bir baskı geleceğini düşünmüyorum. Neden, çünkü yönetmelikte daha önce derdi ki, her sabah toplu halde okul girişinde öğrenci andı okutulur ifadesini kaldırdı. Buradan şu anlam çıkmaz, sınıfta öğrenci andı okutulmaz anlamı çıkmaz buradan bize göre. Dolayısıyla biz de öğrenci andını eğitimin bir parçası olarak gördüğümüz için öğretmenlerimiz bunu okutacaklar. Ama şunu, artık Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu gereksiz tartışmayı Türkiye gündeminden çıkarması lazım. Bizim talebimiz beklentimiz bu. Türkiye’miz artık yoruldu. Bir 15 Temmuz yaşadı bu ülke. Biz şunu söylüyoruz. 15 Temmuz’da 251 şehidimiz var değil mi?. Bu ülkenin… 251 şehidimiz, 2 bin 196 gazimiz var. O yiğitleri tankın topun karşısına, namlunun karşısına çıkaran ruh, o yiğitlerin daha 6-7 yaşında ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun‘ diye haykırarak öğrenci andı okumasından geliyor. Biz buna inanıyoruz. Dolayısıyla öğrenci andının içeriğine, ruhuna, anlayışına, hissiyatına karşı çıkanlar aslında bu ülkeyi 15 Temmuz’a sürükleyen mihraklardır diye düşünüyorum ben.”
Yazara ait yayınlanan son makaleleri buradan okuyabilirsiniz.