Merkezi Brüksel’de bulunan uluslararası merkezi menkul kıymetler deposu Euroclear Bank, geçen hafta Çin Merkezi Saklama Kuruluşu (CCDC) ile mutabakat anlaşması imzaladı. Anlaşma ile sınır ötesi hizmetlerin geliştirilmesi ve nihayetinde Çin Bankalararası Tahvil Piyasası’nın daha fazla açılması için etkin bir bağ kurulması hedeflenirken, Çin yuanı cinsinden tahvillerin uluslararası finans piyasasında teminat olarak kullanılması da mümkün olacak.
Bu adım, ilerleyen dönemde Çinli yatırımcıların yerel borçlarını diğer pazarlarda teminat olarak kullanmalarına da olanak sunacak. Euroclear ile Çin arasındaki bu bağlantının başlamasının ise en erken 2020 yılının sonunu bulacağı belirtiliyor. Çin borçlarının ülke dışında teminat olarak kabul edilmesi, Çin yuanının uluslararasılaşması için önemli bir gelişme olarak nitelendiriliyor. Euroclear’ın uluslararası yatırımcıların, Çin tahvil piyasasına erişmesi için bir bağlantı açma yönünde attığı bu adım ile yuan cinsinden borçların dünyanın herhangi bir yerinde teminat olarak kullanılmasının yolu açılacak. Dünyanın en büyük menkul kıymetler depolarından biri olan Euroclearın bu hamlesi ayrıca, Çin’in kendi para biriminin küresel kullanımını teşvik etme ve finansal piyasalarına yabancı yatırımcı çekme çabalarına yönelik atılan en son adım olma özelliği taşıyor.
Çin, uluslararası finans piyasalarında etkinliğini artırmak amacıyla yabancı yatırımcıların iç pazara sınırlı erişimine izin veren bir dizi program başlatmıştı. Yakın zamanda hisse senetlerini MSCI gelişmekte olan piyasalar endeksine ekleten Çin, bu hamlesiyle gelecek 2 yıl boyunca Çin’e 2 trilyon doların üzerinde yabancı yatırım getirmeyi hedeflemişti. Öte yandan Çin tarafından 2017’de piyasaya sürülen Bond Connect ile de onshore bir ticaret kurumu kurmadan, yabancı fon yöneticilerinin Çin hükümeti ve kurumsal borç piyasalarında işlem yapmalarına izin verilmişti. Çin yuanı, Aralık 2015’te de Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Özel Çekme Hakları (SDR) sepetine dahil edilmiş, böylece IMF kendisine üye ülkelerin bulunduğu borç taleplerini yuan cinsinden de karşılamaya başlamıştı. Ülke, para biriminin dış pazarlarda kullanılmasını teşvik etmek için uzun vadeli bir plan hazırlasa da, hükümetin yuanda ani bir devalüasyona izin verdiği Ağustos 2015’ten sonra yuanın küresel kullanımı önemli ölçüde yavaşladı.
TAHVİL PİYASASINA ERİŞİM KOLAYLAŞACAK
Euroclear Bank Üst Yöneticisi Valerie Urbain, anlaşma sonrası yaptığı açıklamada “CCDC ile mutabakat anlaşması yaptığımız için çok mutluyuz. Bu anlaşma sınır ötesi bir bağlantı kurma yönünde gerçek bir bağlılığa işaret ediyor ve küresel sermaye piyasalarına fayda sağlayacak yeni fırsatlar araştırıyor. Bu ortaklık ayrıca, bölgede yaklaşık 30 yıl süren daha geniş Asya stratejimizin temelini oluşturmaktadır” dedi. CCDC Başkanı Ruqing Shui ise “Bu mutabakat anlaşması, yatırımcıların Çin Bankalararası Tahvil Piyasası’na erişimini kolaylaştırma hedefi doğrultusunda attığımız güçlü bir adım. İş birliğiyle Çin yuanı varlıklarının, yüksek kaliteli likit kıtlığında küresel yatırımcıların teminat havuzunu zenginleştirmek üzere daha farklı iş senaryolarında da uygun teminat olarak kullanılma şansı da var” değerlendirmelerini yaptı.
BÜROKRATİK ZORLUKLAR DA VAR
Euroclear ile yapılan anlaşma her ne kadar önemli bir adım olsa da, Euroclear yetkilileri Çin piyasalarına erişimin sağlanması için gereken hesap açmak ve yatırım kotaları almak gibi uzun onay sürelerinin olduğu birçok bürokratik zorluğun bulunduğuna işaret ediyor. Bu kapsamda Euroclear, Çin ile kuracağı bağlantıyla ülkede bankalararası piyasaya giriş yapan yatırımcıların karşılaşacağı bu süreci kolaylaştırmaya ve Çin’in sınır ötesine yerleşme mekanizmasını küresel standartlara uygun hale getirmeye çalışacak.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKE VARLIKLARI RİSKTE
Deniz Yatırım Stratejisti Orkun Gödek, Çin’in bir süredir, özellikle de 2015-2016 döneminden bu yana global piyasalara erişimi hızlandırma çabası içinde bulunduğuna işaret etti. MSCI endekslerine girişten, bono endekslerine eklenmek üzere gösterilen çabaya, son olarak da Euroclear sürecinin başlatılmasına dek atılan adımların tamamının kendi içerisinde çok değerli olduğunu vurgulayan Gödek, şunları kaydetti: “Bu adımlar aynı zamanda diğer gelişmekte olan ülke varlıkları açısından da orta-uzun vadede konu likiditenin kayması ve portföylerde dağılımın değişmesi riski yaratıyor. Her ne kadar kısa vadede bu değişiklikler çok ciddi baskı unsuru olarak belirmese de 2020-2021 dönemlerinden sonra epey konuşmaya devam edeceğiz.