4 buçuk sene önce Türkiye’ye gelen Doğu Türkistanlı Suphinur Ömer Can, tarihçi olduğu için hapse atılmış bir babanın ve 9 senedir annesine kavuşamamış bir annenin kızı.
‘BİZİM DE ATEİST OLARAK EĞİTİLMEMİZİ İSTİYORLARDI’
Eğitimi sırasında yaşadıklarını anlatan Can, ”İlkokul 2. sınıftayken bizim ateizm dersimiz vardı. Çinliler kendileri kominist, ateist olduğu için bizim de dinimizi unutmamızı, bizim de ateist olarak eğitilmemizi istiyorlardı. Ama tabi bu ailemizin hepsi Müslüman olduğu için, bize pek etki yaratamadı.
‘RAMAZAN AYINDA MUM IŞIĞINDA YEMEK YERDİK’
Doğu Türkistan’da Razaman ayının nasıl geçtiğini anlatan Suphinur Ömer Can, ”Mesela biz Ramazan ayı olduğu zaman, benim gördüğüm Ramazan ayında herkes evinde kalın perdeleri kapatıyordu. Annem de televizyon ışığını açar, televizyon ışığında yemek yapardı. Ya da mum ışığında yemek yerdik, sahurumuz böyle olurdu. Çünkü benim annemle babam ikisi de devlet memuru olduğu için dışarıdan polisler bakıyordu, kimin sahur saatinde ışığı açıklacak buna bakıyordu. Ben okula gittiğim zaman okulda bizlere mesela, öğretmenlere, anneme hastanede, babama okulda, onlara yemek verirdi, öğrencilere de su dağıtılırdı. Bir de Cuma günleri öğrenciler cuma namazına gitmesin diye bizim Cuma günleri öğlen yemek saatimiz yoktu” dedi.
‘SİZİN O ÇIĞLIKLARI ARTIK BİR DUYMANIZ LAZIM’
Son olarak Doğu Türkistan’da yapılan zulüm ile ilgili dünyaya seslenen Can, ”Sizin o çığlıkları artık bir duymanız lazım. Artık Çin gibi bu zalimin de zulümlerini herkese göstermeniz, artık bu zalime dünyaca, ‘Sen bir dur burada da 30 milyon insan ağlıyor’ dememiz lazım” ifadelerini kullandı.
