Camilerimiz rant yeri değildir!

24700_b-4

“Camilerde toplanan paralar nereye gidiyor?” başlıklı yazımla ilgili 50’nin üzerinde telefon ve elektronik posta aldım.

Konuyla ilgili olarak okuyucularımızın yaşadıkları; rant ve yolsuzluk olayları hayret verici bir noktada. Müftülüklere ve Diyanet’e yapılan şikayetlerden de herhangi bir dönüş olmadığına dikkat çekiliyor. Vatandaş bu yüzden çok rahatsız ve muzdarip durumda.

Çünkü camilerde toplanan yardımların nasıl kayıt altına alındığı ve ne şekilde kullanıldığına ilişkin çok fazla bilgilendirme yapılmıyor.

Örneğin, camilerde toplanan yardımlar için “makbuz” verilmesi gerekiyor. 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’nda “nasıl yardım toplanacağı” açıkça belirtilmiş. Ama bu kanunu uygulayan cami neredeyse yok.

Cami derneklerinin statüsü de büyük bir belirsizlik içinde. Hesap vermedikleri gibi, toplanan paraları harcama yetkisi de tamamen derneğe bırakılmış.

Bir diğer konu da Diyanet’in memuru olan imamların her Cuma hutbesinde “Filanca Kur’an kursu için yardımlarınızı bekliyoruz” şeklindeki çağrıları.

Peki, bu hangi Kur’an kursu, bir tarikat-cemaat bağlantısı var mı? Hocalar bu çağrıları Diyanet’e sorarak mı yapıyor? Bir de bu paralar gerçekten Kur’an kursuna mı gidiyor? Bu soruların da cevabını bulamıyoruz. Çünkü denetim yok.

Konuyla ilgili olarak, Hikmet Turansoy isimli okuyucumuzun yorumu oldukça çarpıcı; “Yıllar önce bir esnaf yakınım anlatmıştı, dernek başkanı geldi, benden kırtasiye faturası istedi. Kutsal görev yapıyor edası ile ‘komşu bana iki farklı tarihte, 4500 TL’lik ve 3850 TL’lik kırtasiye faturası verir misin’ dedi. ‘Aman arkadaş bu kadar kırtasiye nasıl ihtiyaç’ dedim. ‘Mal almayacağız fatura ver’ yeter dedi. ‘Vergisi’ deyince, ‘Yahu cami için’ dedi. Gelinen durum bu.”

Bir başka okuyucumuz KKTC’de ziyaret ettikleri Lala Mustafa Paşa Camisi’nde başına gelenleri anlatıyor: “KKTC Lala Mustafa Paşa Camisi’ni ziyaret ettik. Çocuklar ‘Baba müzenin parasını vermeyi unuttun’ dediler. Ben de o köşedeki amcanın bağış topladığını anlattım. Çocuklar, ‘Bağış yapmak istiyoruz’ deyince de 20 TL verdim. Ellerinde birer liralık makbuzlarla geri döndüler. Gittim ‘neden 20 TL alıp, 2 TL’lik makbuz kesiyorsunuz’ diye sorduğumda, caminin içinde yalanın/yeminin bini bir para! Allah’tan çocuklar hırsızlığı ve yapanın görevini kavrayamayacak kadar küçüktüler. Anlasalar çocuklar camilerden bile soğuyabilirdi.”

Okuyucularımızın şikâyetçi oldukları bir konu da camilerimizin hijyen ve temizlik durumu. Bir okuyucum soruyor, “Bu kadar para toplanmasına, devlet tarafından ödenekler ayrılmasına rağmen camilerimiz neden hâlâ temiz değil ve havasız?”

Her şeyden de ötesi, evimizden bile temiz olması gereken camilere girdiğimizde oluşan havasızlığın önüne çok rahat geçilebilir. Ancak havalandırmalar ya çalıştırılmıyor ya da caminin en yoğun olduğu anda açılarak birçok kişinin hastalanmasına davetiye çıkarılıyor.

Abdest alma yerleri ve lavabolardaki bakımsızlık zaten bilinen bir durum. Hiçbir ilerleme kaydedilemiyor.

Diyanet’in şikâyetler konusunda ne yaptığı bilinmez ama, ayrılan ödeneklerin ve toplanan yardımların gerçekten camiye gidip gitmediği konusunda artık kurumsal önlemlerin alınması gerekiyor.

Yapılması gerekenler:

– Özellikle Cuma günleri toplanan yardımlar hesaplandıktan sonra, toplam tutar cami girişlerine ya da bilgilendirme panolarına asılmalı,

– Camilerde toplanan her kuruş kayıt altına alınması gerektiği için makbuz kesilmeli, vergisi verilmeli. Yardımı yapan kişi istesin veya istemesin o makbuzlar kesilmeli,

– Namaz devam ettiği sırada kapı önlerinde “camiye yardım” bağrışlarına son verilmeli,

– Cami derneklerinin yasal statüsü netleştirilmeli, denetim sistemi getirilmeli,

– Camilerin temizlik ve hijyen problemlerinin giderilmesi için Diyanet müfettişleri denetimler sağlamalı,

– Camilerde kapalı ayakkabılıklar oluşturulmalı,

– Cami havalandırma sistemleri özellikle cemaat namazlarından 2 saat önce aktif edilmeli,

– Cami derneğinin yöneticileri para toplamak için seferber olmak yerine, cami avlusuna doluşan dilenci ve para isteyen kişileri caminin dışına çıkarmalı. Çünkü ana-baba gününe dönüyor,

– Camilerde kadınlara ayrılan bölümler son derece bakımsız ve kenara iliştirilmiş durumda. Bunların doğru-düzgün düzenlenmesi kadınlarımızın da camilere rahat bir şekilde girebilmesinin önü açılmalı,

– Birbirine çok yakın konumda olan camilerin aynı anda ezan okumalarının önüne geçilmeli. Bunun yerine her vakit için başka bir cami görevlendirilerek ezanın bozulması önlenebilir,

– Camilerde, genelde en ucuz yollu yapılan ses sistemleri kullanılıyor. Bu durum hem ezanın ses kalitesini düşürüyor hem de cami içindeki ses akışını olumsuz etkiliyor. Biraz daha fazla para harcanarak ses sistemlerinin daha iyilerinden tercih edilmesi elzem,

– Bilinmeyen Kur’an kursları ve bilinmeyen oluşumlara para gitmesinin önüne geçilmeli. Toplanan yardımlar sadece cami için olmalı ve Diyanet’ten onaylı olmalı,

– Hepsinden de ötesi Diyanet’in tüm camilerde okuttuğu hutbelerde gündemdeki gelişmelere göre siyasi yorumlar yapılıyor. Bu birçok vatandaşın tepkisini çekiyor. Acilen bu yanlış metinlere, yorumlara son verilmeli.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version