Ben Türk Milliyetçisiyim.. Önceliğim özgürleşmek ve eşitlik. Hak ve hukukun üstünlüğünü savunuyorum.
Ne vahşi kapitalizmin burjuvasına aşığım ve peşinden gitmeyi maharet sayarım; ne de örgütlü düzenine hizmet etmeyi ayrıcalık kabul ederim. Bu örümcek ağının yönettiği uluslararası güçlerin içeriden adamı olmayı asla sevmem.
Bu sebeple uzun uzun, yıllar boyunca hep haykırdığımız yerdeyim. Ne diyorduk?
“Kavgamız vurguncu düzenedir.”
Gel gör ki vurgunculara düzen kurar hale getirildik. Belki de kimilerimiz ortağı olmakla övünüyordur.
Söyler misiniz vurguncu düzeni kim kuruyor ve kim yönetiyor? O düzen hangi düzendir?
Ortakları, inşa edicisi, ayakta tutucuları kim ya da kimlerdir?
Siyasi sahipleri necidir?
Biliyor musunuz? Türk milleti dediğimiz ulusun genel çoğunluğu aç ve fakir. Milyonları bulan işsizler ordusu var. Türkler kendi yurdunda boğazı tokluğuna bile iş bulamıyor.
Tarlasını bağını bahçesini virana çevirdiler.
Tabir yerinde ise ot bitmiyor.
Okumuşu yazmışı yarı aç yarı tok geziyor.
Ama hem kapitalizmin doğal yollarla yükselen burjuvazisi ve hem de vurguncu düzenin 16 yıllık iktidarı süresince alternatif yollardan peydahlanan muhafazakâr burjuvazinin tuzu kuru.
İstiyorlar ki, onların iktidarını kutsayalım.
İstiyorlar ki, onların sürekli kazanacağı vurgun düzeninin ölümcül savunucuları olalım. Hâlbuki Milliyetçilerin ana kitlesi halktır. Düzen sahipleri değil.
Millî menfaat milletin topyekûn menfaatidir.
O milletin yaşayan kısmına da halk denir.
Türk Milleti akıl tutulması yaşıyor.
İçinde bulunduğumuz ağır travmalar karşısında etkisiz eleman rolünü oynuyor.
Neden?
Çünkü millet iradesini vurguncu düzen kurucularıyla onların destekçileri yönetiyor.
Nasıl?
İnanç sistemleriyle. Tek tek her bir bireyin zihnine yazılan (yüklenen) dinî ve siyasi ideolojiler, elitleri ve patronları aracılığı ile insan üzerinde denetim kurulmasına yol açıyor. Kişilerin inançları zaaflarına dönüştürülüyor. Sahiden mütedeyyin bir Müslüman olan kişi, sırf dinî kanaat önderleri sustuğu için susuyor. Böylece tamamen inançlarına uymayan gelişmeleri içine sindirmeye çalışıyor. Zamanla benzer olaylar tekrarlana tekrarlana kişiliğinin bir parçası haline geliyor.
Aynı şekilde vatansever milliyetçi olan bir kimse, milliyetçi siyasetin bazı patronları (yaptığı bunca ağır hatalara rağmen) iktidarı desteklediği için vurguncu düzenin parçası haline geliyor, buna itiraz edecekken etmiyor.
Düşünün.
Toplumcu/halkçı temelleri olan bir fikir sistemi olan milliyetçilik, iktidar burjuvazisiyle, iktidar elitlerinin geleceğini tahkim etmekle görevlendiriliyor. Zihnen kendini siyasal merkezlere bağlı hissettiği için itiraz edemiyor.
Edemez.
Sineye çeker.
İçine atar ve bir müddet sonra durumu kabullenir.
Çünkü biz toplulukçu kültürün bireyleriyiz. Bireyselleşemediğimiz için iyi niyetli yöneticilerimiz yoksa çok çabuk ve kolay hata yaparız. Lakin Atatürk gibi sağlam karakterli, iyi niyetli, eylemleri ile söyledikleri birbiriyle tutarlı, sahiden ülkesinin geleceğini düşünen liderlerimiz olursa da başarıya başarı katarız.
Unutmayın ve hatırlayın: Biz kimiz ve hangi amaçlar için varız?..
Yazara ait yayınlanan son makaleleri buradan okuyabilirsiniz.