Ne zaman ” bir daha söyle! “ cümlesini duysam aklıma 90’lı yıllarda birçok sanatçı tarafından seslendirilen şarkı geliyor aklıma. “ Seviyor musun? Seviyorum. Bir daha söyle! Seviyorum. Bir daha söyle! Seviyorum. Bir daha! Seviyorum. Bende seni sevgilim… “ diye devam ediyordu…
_._._._
Çok değil bundan tam 365 gün önce 1 Amerikan doları 4,35 Türk Lirasıydı, bugün ise 6,10 seviyelerini zorluyor. Aradaki fark %40 civarlarında, bu ise sadece dolarla olan ilişkimizin ölçüsü; peki olay sadece doların %40 artmasıyla mı sınırlı? Hayır! Elbette bu kadar basit bir durum söz konusu değil. Söyledim işte! Asıl önemli olan bu süreç ve beklenti ortamının akıbetinin ne yönde olacağı konusunda olumlu bir veri ve iyimser bir bakış açısı olmamasının büyük etkisinin bulunması.
_._._._
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, sert bir yumrukla doları 5 liraya indirdik açıklamasını yaklaşık olarak 2 ay kadar önce yapmıştı. Ama görünen o ki, dolar almış olduğu sert darbelere rağmen tekrar ayağa kalkmasını bilen dişli ve çok güçlü bir rakip, ne kadar sert yumruk yese de yenilmiyor! Hep daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmasını biliyor, kalktığında da bize yani ekonomimize çok daha sert bir şekilde karşılık veriyor.
_._._._
Aynı şekilde 19 Mart 2019 tarihinde ekonomi forumunda Bakan Albayrak, Ağustos, Eylül. Ekim aylarında 6 liradan, 7 liradan dolar alanlar; şöyle bir kriz çıksa da, füze yağsa da doları satsak 10 liradan 15 liradan diye düşünenlere, ee ne oldu! Dolar düştü 5 liraya şimdi bunlar ne yapsak diye gara gara düşünüyor diye açıklama yapmış ve bu şekilde fırsatçılık ve uyanıklık yapanlara da asla böyle olumsuz senaryolar hayal etmeyin anlamında; bunu beklemeyin! Hele hele seçimden sonra hiç beklemeyin diye uyarıda(!) ve serzenişte bulunmuştu. Bakan Albayrak, bu uyarıları yaptığı o tarihte dolar 5,25 lira civarlarındaydı.
_._._._
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak‘ın, bu açıklamalarının ardından tam olarak 2 ay süre geçti. Bu süre içinde seçim yapıldı ama tam olarak sonuçlanmadı, en olumlu tahminle seçimin tam olarak sonuçlanması 2 aylık gibi bir süre bulabilir gibi görünüyor bu da 4 ay gibi bir seçim süresi demek oluyor. Geçen bu sürede; seçim için harcanan (kaybedilen) paranın görünen ve görünmeyen kabaca maliyeti 150 milyar lira ( $25.000.000.000 ), bütçe gelirler ve giderler dengesinde verilen büyük açık ki yaklaşık yine kabaca 60 milyar lira ( $10.000.000.000 ), güncel fiyatı itibariyle 1 dolar 6,10 lira seviyelerini zorluyor ( yenilenen 23 Haziran İstanbul seçimiyle kaç lira olacağını tahmin edebilen yok! ), cep telefonlarından alınan özel tüketim vergisi oranı yüzde yüz artırılarak %50 oranına yükseldi, döviz satışlarına binde 1 işlem vergisi ( KMV ) geldi, 2019 yılının başlarında köprü ve otoyol ücretlerine %60-100 arasında zam yapıldı, işsizlik oranı ülke tarihinin rekor düzeyine ulaşarak %15 seviyelerine yaklaştı, bir yıl içinde sebze ve meyve fiyatları %50 ile %200 arasında zamlandı, Merkez Bankasının brüt ve net rezervleri dikkat çekici şekilde azaldı, enflasyon ve faiz oranları %25 seviyelerinde dolaşmaya başladı. Çok büyük ihtimalle de uzunca bir süre en az bu seviyelerde dolaşmaya devam edecek gibi görünüyor.
_._._._
Bu tabloya bakınca gara gara düşünenler sadece uyanık dolar alıcıları değil sadece; Merkez Bankasından Hazineye, işçiden emekliye, memurdan işverene, patronlardan borç ve kredi veren bankalara, çiftçiden üreticiye kadar bütün kesimlerin gara gara düşünüyor olması gerekir. Çünkü bu süreç ne kadar, nereye kadar sürdürülebilir bilen ve tahmin edebilen yok!
Bir daha söyle! diyecekseniz, bir daha söylemeye gerek yok artık bence!
“Bağırmanıza gerek yok! Duymak isteyene fısıldamanız yeterlidir.” demiş ünlü bir yazar.