Ak Parti’nin oylarını bölmek üzere kurulması için uzun süre üzerinde çalışılan partinin kuruluşu seçimler öncesinde internet üzerinden yapılmış ve kamuoyunda bir merak uyandırmıştı. Parti tüzüğü yayınlanan, teşkilatlanma için il ve ilçe başkanlıkları için müracaatlarının internet üzerinden kabul edilen, kurucularının isimlerinin 18 Martta Çanakkale’de açıklanacağı duyurulmuştu.
“Yenibir Parti ve Patalya Vakası” başlıklı yazımda belirttiğim üzere kurucu olarak isimleri geçen, Davutoğlu, Gül ve Babacan’ın saçma sapan bir parti kuruluşunda yer almayacaklarını, bunun bir siyasi kekleme olabileceğine dikkat çekmiştim. Beklendiği gibi de partinin kuruluşu boş çıktı.
Bu gelişmeler, Eski Cumhurbaşkanlarından Demirel’in siyasi yasaklar sonrası yeniden siyaset sahnesine döndüğü 1991 seçimlerinde “kim ne veriyorsa beş lira fazlasını vereceğim” ve ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkarma sözünü hatırlattı.
Halka hoş gelen bu vaatlerden sonra, Demirel koalisyon ile Başbakanlık koltuğuna oturduğunda herkes 500 günlük süreyi ümit ile beklemeye başlamıştı. Ancak, ekonomi düzeleceği yerde hızla uçuruma gitmeye enflasyon üç haneli rakamlara çıkmaya başlamıştı.
Demirel verilen sürenin sonunda sözü hatırlatıldığında, pişkinlikle: “Evet ben 500 gün demiştim. Sözümün arkasındayım. Ama birinci 500 günde demedim. O dediklerim ikinci 500 gün içindi “ diye açıklama yapmıştı. Aradan nice 500 günler geçti ama verilen sözler bir türlü tutulamadı.
Kurulacağı açıklanan partinin kuruluşu ile ilgili izlenen yöntemler ile söylemler de Demirel’in ikinci 500 günü olayına benziyor. Çünkü, ekmeğin hamurunu hazırlayan fırıncılar aynı ekolden geliyor.
Parti kurma organizasyonunun internette sörf yapan üç beş tane hackerin veya foneminin yapabileceği bir şey olmadığı dikkatlice incelendiğinde anlaşılacaktır. Geçmişte yaşanan siyasi gelişmelerde böyle olmadığını fısıldıyor. Bu nedenle de ileride yazmıştı veya yazmıştım demek için not düşmek adına konu hakkında fikir jimnastiği yapma adına konuyu her yönüyle irdelemeye çalışıyorum.
Ak Partiye rakip olabilecek veya Erdoğan ’sız bir Ak Parti için siyasi oluşum kurgulamasından vazgeçilmediğine eminim. 18 Mart 2019 tarihinde partinin kurucularının açıklanmaması ileriki yıllarda açıklanmayacağı anlamına gelmiyor.
Ticaret’te “Dükkân kar ederken, ortaklar kavga etmez” kuralı siyasette de geçerli olduğu bir gerçektir. Bu nedenle şimdilik aklı başında bir parti kurulmasına ve Gül, Davutoğlu ve Babacan’ın böyle bir oluşumda yer alacaklarına ihtimal vermiyorum.
Çünkü Ak Partiden Erdoğan’ın hakim olduğu dönemde yaşanacak bir kopma ve siyasi bir oluşumun başarılı olma ihtimali çok zayıftır. Sonrasında da onun işaret etmediği veya onaylamadığı kimsenin yerine geçebilmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle yedek kulübesin de bekleyenler yeni oluşumlar için zorlanıyor. Ancak bunu 2023 yılından önce beklemek yanlış olur.
Buna rağmen, Ak Partide Erdoğan’ın onaylamadığı bir dizayn yapılmaya kalkılacak olursa, başarı ihtimali çok düşük olsa da böyle bir teşebbüs siyasi hayatımızın ilk harakiri olayının yaşanabileceğine dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye’de siyaseti dizayn etmeye çalışan baronlar var ise; ki var. 31 Mart seçimlerinin sonucuna göre CHP’den başlayacaklardır. Velev ki Millet İttifakı seçimde umduğunun üstünde bir oy alırsa bu işlem kısa süreliğine buzdolabına kaldırılarak olağan kurultay toplantısına kadar uzatılabilir.
Ancak, Ak Parti seçimde beka ile vefa arasında sıkışmış olan kırgın seçmenlerini sandığa götürebilirse, CHP’de seçimden sonra genel başkan seçimli olağanüstü kurultay tartışmalarına hazır olun.
Muharrem İnce, parti tabanının değişimden yana olduğunu bildiği için, Başkanlık seçiminde arkasına aldığı rüzgâr ile ince ince yatırımını yapıyor. Ancak daha önce belirttiğim gibi, İnce’nin siyaseten kalemi kırıldı. Genel başkanlık yarışının içinde olur, ama başarı şansını zayıf olarak görüyorum. Muharrem İnce ile birlikte, Umut Oran ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nu iyi gözlemlemenizi isimlerini hafızanıza kaydetmenizi öneririm.
Seçimden haber ver dediğinizi duyar gibiyim. Şunun şurasında seçime kaç gün kaldı. Seçmen kararını verecek… Cumhur İttifakı beka ile vefa arasında sıkışan seçmenini sandığa götürebilirse, bizim buraların tabiri ile “ Ayni beyaa” gibi duruyor…