Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, özel sınıf iddialarıyla ilgili açıklamada bulundu. Hakan Çelik’in sunduğu Hafta Sonu programına konuk olan Bakan Selçuk ”Velilerden parayı alıp sonra kapatılan riskli özel okullarla ilgili yapılan soruşturma tamamlanmak üzere” dedi.
Selçuk’un açıklamaları kısaca şöyle:
“Bu yıl başladığımız özel öğretim kurumlarında bazı standartların getirilmesi konusunda çalışmalar var. Bu okulların açılabilmesinin bir takım mekansal fiziksel şartlarının ötesinde, açan kurumun yetkinliğiyle ilgili ya da sermayesiyle ilgili bazı kriterler getirip bu kriterler doğrultusunda kim okul açmaya yetkindir anlamında bazı standartlar çalışılıyor. Bunun yönetmeliği de bitmek üzere. Binlerce okuldan söz ediyoruz. Bir okulun üzerinden bütün özel okulları yaftalarsak, bu bir gereksiz güvensizlik oluşturur. Ama bu tür bir okul varsa gereğini yapmak ve öğretmenimizi, öğrencimizi mağdur etmemek için tedbirimizi almamız bizim sorumluluğumuz. Biz bu olayında farkındayız. Haftalar önce gelip bu kurumla ilgili gereken işlemler, soruşturmanın yapılması ve riskli olan okullarla ilgili çalışmamız var. Soruşturma başlatıldı.
Okul kayıtlarında zorunlu bağış alınamaz. Özel sınıfla ilgili hangi okulda bu tür fiil işlenmişse bununla ilgili gelen şikayetleri toparlayıp bu okulların tamamına ilişkin soruşturmayı başlattık. Buna asla izin vermeyeceğimizi kararlılıkla ortaya koyduk.
“YARIN UNUTACAĞIMIZ MESELE OLMAMALI”
(Emine Bulut cinayeti) Bu mesele bizim bugün çok üzüleceğimiz yarın unutacağımız bir mesele olmamalı. Ama en derininde eğitimsel bir mesele. Ve uzun soluklu olarak bir değerlendirme yapıldığında, aslında müfredatın içindeki bir takım hususların ve toplumdaki eğitimsel farkındalık çalışmalarının, topyekün anlayış gerektirdiğini de görüyoruz. Bu meseleyi elbette rahmetli Emine Bulut açısından değerlendiriyoruz ama bir de çocuğun gözünden de MEB olarak bakmak zorundayız. O bakışın çocukların gözünden bu meselenin nasıl göründüğü ve bizim nelerle sorumlu olduğumuz konusunda çok daha büyük gayret içerisinde olmamız gerektiren bir konu bu.
Bizim bir taraftan müfredat içerikleri anlamında bazı çalışmalarımız. Öğretmen eğitimleri ve bu konularla ilgili farkındalığın güçlendirilmesi. Anne baba eğitimlerine yönelik bir takım çalışmalar. Yüz binlerce öğretmenimiz ve ebeveynin söz konusu olduğu çalışmalarız, kurslarımız, uluslararası ve ulusal kuruluşlarla yaptığımız ortak projeler var. Ama bu gerçekten çok büyük bir fotoğraf. Bu işin sosyolojik boyutu, antropolojik boyutu, ekonomik boyutu hepsinin birlikte değerlendirerek topyekün bir farkındalık geliştirmeye ihtiyacımız var.
MEB olarak tekil olarak bu tür olaylarla bağlantılı sorumluluğumuzu sonuna kadar yerine getirmek ama asıl daha küçük yaşlardayken kadın erkek eşitliği konusunda ve bu konudaki yapılan değerlendirmelerin daha rasyonel bir temele oturması konusunda bir takım çalışmalarımız da var.”