Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi”nin açılışındaki konuşmasında, organizasyon için yeni havalimanının seçilmesinin önemine işaret etti.
Ay sonu itibarıyla yeni havalimanı projesinin ilk fazının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açılacağını anımsatan Albayrak, projenin 2023 Türkiye’sinin en net habercilerinden biri olacağını söyledi.
Albayrak, 2023 Türkiye’sinin afaki bir hayal değil, adım adım devreye alınan hep birlikte yaklaşılan, gerçekçi ve vizyoner bir hedef olduğuna dikkati çekti.
“Hem yapmayalım, yıkalım, karşıyız diyeceksiniz hem de bu benzeri muhteşem projeleri görünce, ağzınız açık bakacaksınız.” diyen Albayrak, şunları kaydetti:
“Bizler yapmakla, inşa etmekle, Türkiye’yi büyütmekle mükellefiz. Ama buna sonsuz muhalefet edenler, yakalım yıkalım diyenler, bu eserler ortaya çıkınca da bıyık altından bakıp, çaktırmadan da ziyaret edip, ilk uçak bileti için sıraya girecek olan da bunlar olacak. Uzunca bir dönem, malum bir kesim tarafından Türkiye’nin başat projeleri var ya, bilinçli bir itibarsızlaştırma süreci yürüttüklerine şahit olduk. Köprüler öyleymiş, tüneller böyleymiş, araştırma gemileri, altyapı süreçleri, havaalanları…
Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bu eserlere, bilinçli şekilde birileri, hep ipi dışarıda olan, kökü dışarıda, bu topraklarda olmayan birileri, bilinçli şekilde bunu yaptı. Ama ete, kemiğe bürünüp, bu noktada eserler ortaya çıktıkça, dünyayı gezip, bu projelerin ne kadar büyük bir tebrik, kıskançlık, teveccüh gördüğüne şahit oldukça, hakikaten büyük ve güçlü Türkiye yolculuğuna, adım adım nasıl ilerlediğimize şahit oldular.”
Ekonomi politikaları ve diplomasinin öneminin yanında farklı duygularla birlikte, çok değişik tecrübelerin yaşandığı bir haftanın geride bırakıldığına işaret eden Albayrak, salı günü başlatılan Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı’nı anımsattı.
Albayrak, yeni ekonomi programının en önemli ayağı olan enflasyonla mücadele için tüm STK, iş insanları, Birlik ve özel sektöre yapılan çağrılar sonrası, tamamen gönüllülük esasına dayalı başlatılan desteklerin adeta seferberliğe dönüştüğünü anlattı.
Ülkenin önde gelen marka ve perakende zincirlerinden mahalle bakkallarına, pazarcılara kadar herkesin omuz omuza verdiğini belirten Albayrak, şu ifadeleri kullandı:
“Özellikle haftasonundan itibaren mücadelenin logosunun bulunduğu afişlerin birçok mağaza ve dükkanlarda yer aldığını gördük. Mücadeleye destek veren herkese teşekkür ediyorum.
Enflasyonla mücadelede önce ekim ayı rakamlarıyla birlikte, sonra kasım ve aralıktaki rakamlarla aşağı yönlü trendi sürdürerek, bu mücadelenin meyvelerini tüm ekonomimizde hep beraber toplayacağız. Yapısal adımlarla desteklemeye başladığımız bu sürecin sonunda enflasyon ve faiz denen iki prangadan ekonomimizi adım adım kurtardığımızı hep birlikte göreceğiz.”
“TÜRKİYE’Yİ ‘BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’ YOLCULUĞUNA HEP BİRLİKTE TAŞIYACAĞIZ”
Konuşmasında, üretime, teknolojiye, ihracata dayalı büyüme ile Türkiye’yi “Büyük ve güçlü Türkiye” yolculuğuna hep birlikte taşıyacaklarını söyleyen Albayrak, enflasyonla Mücadele programının hemen ardından Endonezya’da G20, IMF ve Dünya Bankası toplantılarına katılmak için yola çıktıklarını anımsattı.
Berat Albayrak, çok sayıda küresel yatırım fonu ve banka yöneticileriyle birebir toplantılar yaptıklarını aktararak, “Büyük geniş katılımlı toplantılarda yeni ekonomi programımıza ilişkin detayları birebir sunduk, anlattık, ifade ettik.” şeklinde konuştu.
Türkiye’yle ilgili temmuz ve ağustos aylarında başlayan ve eylül ayında devam eden yoğun bir şekilde ekonomik saldırı altındaki dönemin dağılmaya güçlü şekilde başladığını dile getiren Albayrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yatırımcıların, küresel oyuncuların ülkemize olan güveni her geçen gün güçlenerek artmaya devam ediyor. Şunu tüm dünya çok net şekilde görüyor; Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tüm spekülatif ataklarla herhangi bir ülke karşı karşıya kalsaydı çok büyük bir krizin ortasına düşerdi. Ama atılan adımlar ve tüm bu spekülatif ataklara karşı hayata geçirilen aksiyon planları ve süreçleri doğru teşhis eden ayakları yere basan rasyonel bir orta vadeli program, Yeni Ekonomik Program’la (YEP) birlikte Türkiye, her bir paydaşın güvenini kazanacak bir süreci başarıyla orta koydu.”
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İstanbul yeni Havalimanında gerçekleştirilen Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi’ne katılarak konuşma yaptı. Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin (sağda), Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a plaket takdim etti.
Albayrak, kurdaki volatilitenin önüne geçilmesiyle birlikte aşağı yönlü seyrin kendisini gösteremeye başladığını vurgulayarak, “Bu sürecin attığımız adımlarla daha da güçlenerek, sağlam şekilde gerçekleşeceğinden hiçbir insanımızın şüphesi olmasın. Ekonomide dış ticaret rakamlarının ardından dengelenmenin başladığını görmeye hepimiz şahidiz.” diye konuştu.
Son açıklanan verilere işaret eden Albayrak, “Geçtiğimiz gün Ticaret Bakanı’mızla ekim ayı rakamlarını konuştuk. Ekim, çok güçlü başlamış, farklı bir rekoru görme ihtimalimiz çok yüksek dedi ki inşallah ekim ayının bu minvalde çıkması yıl sonu hedeflerimiz açısından çok önemli bir noktayı ortaya koyacak.” diye konuştu.
Albayrak, son rakamların ihracatın arttığını ve dengelenmenin yürüdüğünü güçlü bir şekilde ortaya koyduğunu anlattı.
“DENGELENME İTHALATA DAYALI CARİ HARCAMALARDAKİ DÜŞÜŞTE YAŞANIYOR”
Türkiye ekonomisinin cari açığı kalıcı olarak bitirecek ve dışa bağımlılığı kalıcı olarak azaltacak projelere yöneldiğini anlatan Albayrak, sanayide kullanılan ithal ara girdilerin yerlileşmesini sağlamaya odaklandıklarını söyledi.
Albayrak, “Tüm alanlarda altyapımızı buna göre kurgulamamız gerekiyor. Türkiye olarak tüm bunları gerçekleştirecek kapasiteye ve donanıma ve en önemlisi insan gücüne sahip bir ülkeyiz. Yeter ki gerekli iradeyi ve gerekli sinerjiyi güçlü bir şekilde ortaya koyabilelim.” diye konuştu.
Albayrak, ekonomide şehir efsanelerinin birer birer yıkıldığını ifade ederek, “Türkiye olarak biz ithalata dayalı ihracat yapıyoruz. Ne kadar düzenlenirse düzenlensin, bizim ithalatımızı dizginlememiz mümkün değil.” şeklindeki önyargının da tarihe karışmaya başladığını söyledi.
Son dönemde ithalata dayalı cari harcamalardaki düşüşe dikkati çeken Albayrak, “Son 3-5 aylık dengelenme nerede yaşanıyor? İthalata dayalı cari harcamalardaki düşüşte yaşanıyor. Gereksiz, yerli ikamesi olan, lüks tüketim veya gereksiz tüketime dayalı ithalatı, köpüğü aldıkça, ihracat-ithalat dengesindeki makas (daralıyor.)” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin turizm ve yurt dışı müteahhitlik işleri ile ciddi bir döviz girdisine sahip olduğunu belirten Albayrak, Türkiye’nin cari fazla verme dönemine girmesinin mümkün olduğunu kaydetti. “ADIMLAR TÜRKİYE’Yİ ÇOK DAHA GÜÇLÜ BİR NOKTAYA HAZIRLADI”
Albayrak, küresel ekonomide yeni zorlukların belirdiği bir döneme yaklaşıldığını ifade ederek, Türkiye’nin böylesi bir döneme güçlü altyapı hazırlıklarıyla girdiğini söyledi.
Albayrak, “2019-2020 yılında bir de bakacağız ki Türkiye’nin bu 2018 yılında yaşadıkları ve bağışıklık sistemini, ekonomik reel sektör sistemini, finans sistemini, sermaye piyasaları sistemini dönüştürmek için attığı bu adımlar Türkiye’yi çok daha güçlü bir noktaya hazırladı.” dedi. Ekonomi yönetimi olarak kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerin yanı sıra “çok kısa vadeli” stratejiler de hazırlamak durumunda kaldıklarını anlatan Albayrak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Çok kısa diye strateji mi olur? Küresel olarak böyle bir operasyon olursa çok kısa stratejiler de olur. İşte tüm bu adımları, çok kısa vadede atılması gereken adımların çoğunu da tamamladık. Bu süreçte geliştirdiğimiz güçlü reflekslerle, hızlı aksiyon planları ve ihtiyaç duyulması halinde günün gelişmelerine cevap verecek ani müdahaleleri yaptık, yapıyoruz, gerekirse gene yapacağız. Ancak bundan sonraki süreçte kısa ve orta vadeli stratejilerimizin artık adım adım hayata geçtiğine hep birlikte şahit olacağız.”
İstanbul Yeni Havalimanında gerçekleştirilen Türkiye 2023 Zirvesi programında “Milli Enerji” paneli yapıldı. Daha sonra toplu hatıra fotoğrafı çektirildi.
“KOMİSYONCULUK TARİHE KARIŞACAK”
Sebze ve meyve fiyatlarındaki manipülasyonu ve suni süreçleri azaltacak Hal Yasası’nın çok yakın süreçte TBMM’ye geleceğini anlatan Albayrak, “İnşallah artık komisyonculuk tarihe karışacak. Satışta rekabet üst düzeye çıkacak ve yeni haller, yeni satış alanları, üretici ve üretici örgütlerinin satış imkanlarının artırılması sağlanacak. Soğuk hava depolarıyla lojistikteki kayıpların da önüne geçilecek. Çünkü Türkiye’de bu ekosistemin kurulması sadece enflasyon açısından değil aynı zamanda gıda ürünlerine çok daha makul fiyatlarla erişilmesi açısından da önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, bu yasal düzenlemenin yanında belki dünyada örneği olmayacak bir modeli çalıştıklarını belirterek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Çok başarılı bir modelle diyoruz ki; Tarladan çatala kadar çok güçlü bir ekosistem oluşturularak, çok profesyonel ve yetkin bir alt yapı oluşturularak hem ürün kalitesi, hem maliyeti, hem zamanlaması, hem de israfı noktasında çok kritik bir ekosistem oluşturacağız. Sadece tarımda değil tüm alanlarda sağlanacak güçlü koordinasyonla üretici fiyatlarındaki artışa neden olan süreçlere karşı aksiyon adımları güçlü bir şekilde atılacak. Tüm üretim ve girdi maliyetlerini düşürmek için reel sektöre destek veremeye devam edeceğiz.”
Albayrak, Türkiye’nin aynı anda hem gelişmiş ülkeler nezdinde yaşanan kritik süreci hem de kendisine yönelik oluşturulan bu spekülatif saldırıları çok büyük bir başarı ile beklenenin çok altında bir hasarla atlattığının altını çizdi.
Bakan Albayrak, “Bazıları farkında veya değil, günü gelince onlara belki detaylı anlatacağız bugün yeri değil. Ama ağustos ayında yaşanan süreç Türkiye Cumhuriyeti tarihinin maruz kaldığı en büyük ekonomik saldırıdır. Hacmi, derinliği, koordinasyonu… Eylül ayı. 12 Eylül darbesinde dahi muhatap olmadığı ekonomik operasyonlara maruz kaldı Türkiye.” şeklinde konuştu.
“İTALYA’NIN DURUMUNU ENDİŞEYLE TAKİP EDİYORUZ”
Albayrak, ekim ayına gelindiğinde atılan adımlar sayesinde bu süreçlerin teker teker geride bırakıldığını kaydederek, “Dün Türkiye’nin bu süreçten nasıl çıkacağını, çıkabileceğini tribünden izleyenler, gülerek özellikle, bugün İtalya’nın Avrupa için oluşturduğu riskten nasıl kurtulacaklarını kara kara düşünerek konuşuyorlar. Şu anda gündem o bölgede ve dünyada.” diye konuştu.
Bu durumun, Türkiye için felaket tellallığı yapanların aslında bölgelerinde, dünyada, farklı ülkelerde karşı karşıya kalabileceği daha büyük sorunları ortaya koyduğunu dile getiren Albayrak, şunları söyledi:
“İhracat kalemi olarak dünyaya en fazla çeşitte ürün ihraç eden İtalya’nın durumunun AB ile İtalya arasında ne kadar derin tartışmalara, sorunlara sebep olduğunu, AB ile Amerikan ekonomisi arasında ne tür sorunlara sebep olduğunu endişeyle yakından takip ediyoruz, takip etmemiz lazım. İşte yaşanan süreçler bize şunu gösteriyor; Dünyanın birinci gündemi ekonomi ve ekonomide de kendi çıkarları her ülkenin birinci önceliğidir. Herkes dünyanın çok ciddi kırılmalar yaşadığı bu dönemde kendi çıkarlarını korumak, finansal yapılarını güçlendirmek için kendisine özgü modelleri devreye sokuyor.” –
“TÜRKİYE ÇOK DAHA GÜÇLÜ VE POZİTİF AYRIŞACAK”
Albayrak, Türkiye’nin de dünyada yaşanan tüm bu gelişmeleri detaylı olarak takip ettiklerini, tartıştıklarını, atmaları gereken adımları ve devreye sokmaları gereken stratejileri, aksiyon planlarını, stratejileri adım adım devreye soktuklarını anlattı.
“İşte her geçen gün çok daha güçlü adımlarla Türkiye’nin ekonomisi, makroekonomik göstergeleri, para birimiyle birlikte çok daha güçlü ve pozitif ayrışacağı yeni bir sürecin arefesindeyiz.” diyen Albayrak, dünyanın 2008’den bugüne miras olarak kalan, hala çözülemeyen bazı sorunların etkisinin artarak devam ettiği bir iklime doğru 2020’lere hızla ilerlediğini, Türkiye’nin çok daha güçlü alt yapı adımlarıyla bu sürece hazırlandığını vurguladı.
Albayrak, “Yeter ki suni gündemlere takılıp ortak akılla ana meselelere çözüm bulmaktan uzaklaşmayalım. Çok büyük bir sıçrayışı 2023 hedefi doğrultusunda hep birlikte sağlayacağız. İşte bu yüzden bu ve benzeri panellerin, zirvelerin büyük önem taşıdığını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
BAKAN DÖNMEZ’DEN “MADEN SAHALARI” AÇIKLAMASI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Maden sahalarımızı yarı mamül ve nihai ürün üreten fabrikaların kurulması şartıyla ihale etmeye başlıyoruz. Fabrika kurulumunu ve Ar-Ge yapılmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçireceğiz dedi.
3. Havalimanında düzenlenen Hedef 2023 Büyük Türkiye zirvesine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Milli Enerji başlıklı panelde konuştu. Bu yıl sonuna kadar doğalgaz gitmeyen hiçbir şehrimiz kalmayacak diyen Bakan Dönmez, Türkiyenin hedeflerine koşar adım ilerlemesinde aşacağımız en önemli engel enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasıdır. Türkiyenin cari açığındaki en büyük kalemlerinden birisi maalesef enerji ürünlerinin ithalatıdır. Son 10 yılda enerji ithalatına yıllık ortalama 40 ile 50 milyar dolar kaynak ayırmak zorunda kaldık. Bunun için yapacağımız tek bir şey var, yerli ve yenilenebilir kaynakların enerji sepetindeki ağırlığını artırmak. Dışa bağımlı olduğumuz kaynaklarda kontrol edilebilir bir düzeye gelmek zorundayız dedi.
GÜNEŞ ENERJİSİ
Dönmez, Son 2 yılda, yerli ve yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payını yüzde 50nin üzerine çıkarmış durumdayız. Türkiye yenilenebilir enerji kaynaklarında en fazla kurulu gücü olan ülkeler arasına girdi. Son 10 yıldaki değişim bunu gösteriyor. Hidroelektrik santrallerinde yüzde 50, rüzgar, jeotermal ve biokütlede yüzde 95 artış sağladık. Güneş enerjisi kurulu gücümüz hemen hemen hiç yoktu, sıfır seviyesindeydi. Bugün 5 bin megawatı aşmış durumdayız diye konuştu.
YENİLENEBİLİR ENERJİ
Bakan Dönmez, Yakında rüzgar enerjisinde de inşallah yerli üretim yapan bir fabrikanın temelini atacağız. Amacımız sadece Türkiyenin ihtiyacını karşılamak değil, bölgemizdeki yüksek potansiyeli de göz önüne alarak, geniş bir coğrafyada, Türkiyeyi enerji teknolojilerinde üretim üssü yapmak. Bölgemiz ve dünyanın her yeri bizim için pazardır. Nükleer santralin inşası ve işletmesinde ihtiyaç duyulan malzeme ve ekipmanların büyük bir kısmı da yine Türk şirketleri tarafından tedarik edilecek dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez (solda), İstanbul Yeni Havalimanında gerçekleştirilen Türkiye 2023 Zirvesi programında “Milli Enerji” paneline katılarak konuşma yaptı. Daha sonra Bakan Dönmez’e plaket takdim edildi.
MADENLERDE YENİ DÖNEM
Dönmez, Maden sahalarımız yarı mamül ve nihai ürün üreten fabrikaların kurulması şartıyla ihale etmeye başlıyoruz. Fabrika kurulumunu ve Ar-Ge yapılmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçireceğiz. Bunun ilk adımını Çinliler ile birlikte bu yıl inşallah bor karbür tesisinin kurulmasıyla başlatıyoruz. Bandırmada faaliyete geçecek bu tesis ile özellikle savunma sanayimiz açısından son derece önemli olan yüksek teknoloji ürünlerini üretme kabiliyetine erişmiş olacağız. Artık hammaddeyi bire satıp, dışarıdan yüz katına iki yüz katına alma dönemini geride bırakmamız gerekiyor dedi.
BAKAN TURHAN: YOĞUN BİR ÇALIŞMA YÜRÜTMEKTEYİZ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, “E-devlette kullanıcı sayımız 40 milyon, kurum sayımız 473, hizmet sayımız 3 bin 864’e ulaşmış durumdadır. Tüm kamu hizmetlerinin, 2018 yılı sonuna kadar e-devlet üzerinden sunulması yönünde yoğun bir çalışma yürütmekteyiz.” dedi.
Turhan, “Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi”nin açılışındaki konuşmasında, milletlerin hedefleri oranında büyüyeceğine işaret ederek, bu nedenle milletlere tarih yolculuklarında hedef tayin etmenin önemli olduğunu söyledi.
Her milletin hedef tayin edemediğine dikkati çeken Turhan, iddiası olan, dünyaya karşı söyleyecek sözü olan, sorumlulukları olan milletlerin hedefsiz yapamayacağını anlattı.
Türk milletinin, köklü, medeniyet inşa etmiş, tarihe yön vermiş bir millet olduğunu belirten Turhan, şunları kaydetti:
“Elbette kenetlenecek hedefimiz, hedeflerimiz olacak. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Ancak uzun yıllar iç çekişmelerle, günü kurtarma bahaneleriyle, kısır döngülerle kendimize, milletimize, devletimize büyük hedefler koyamadık. Hedef belirlemek her babayiğidin de harcı olamaz zaten. Ne zaman ki Cumhurbaşkanımız başa geldi, günü kurtarmak yerine geleceği inşa etmemiz gerektiğine herkesi inandırdı. Ve ortaya 2023 hedefleri çıktı. Kuşkusuz, 2023 sıradan bir tarih ve hedef değil, Cumhuriyetimizin de yüzüncü yılı.
Hedefimiz, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında ulaşımdan alt yapıya, enerjiden savunmaya, kültürden sanata, sanayiye kalkınmış gelişmiş ve büyümüş bir Türkiye. Cumhurbaşkanımız, hedef tayin etmekle kalmadı. Bu işe inandı, herkesten daha çok çalıştı, mücadele etti, hala da ediyor.”
Turhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekibiyle birlikte 16 yıl boyunca, bir yandan tarihi zorluklarla mücadele ettiğini, bir yandan bölgesel ve küresel saldırıları püskürttüğünü, bir yandan iç ve dış hainlere haddini bildirdiğini, aynı zamanda da milletinin refahı, ülkesinin kalkınması için bu işe kendisi ile birlikte ekibini adadığını söyledi.
“Son 3 yüzyıla bakacak olursak, milletimizin dünya sahnesinde, Milli Mücadele döneminin ardından ilk defa bu kadar çok dikkat çektiğine, bu kadar çok konuşulduğuna ve bu kadar merak uyandırdığına tanık olursunuz.” diyen Mehmet Cahit Turhan, bununla övünülmesi ve şükredilmesi gerektiğini dile getirdi.
Turhan, AK Parti hükümetlerinin 16 yılda tarih yazdığına dikkati çekerek, “Son haftalardaki küresel saldırının sebeplerinin başında da işte bu 16 yıllık başarının yattığından kimsenin şüphesi olmasın. Milletimiz bizimle ve milletimiz her şeyin farkında. Biz milletimize güveniyoruz, milletimiz de bize.” ifadelerini kullandı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan (solda), İstanbul yeni Havalimanında gerçekleştirilen Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi’ne katılarak konuşma yaptı. Bakan Turhan’a, Şebnem Bursalı tarafından plaket takdim edildi.
“HAVAYOLLARIMIZI BİR YILDA 195 MİLYON KİŞİ KULLANIYOR”
Bakan Turhan, ulaşım ve iletişim sektörünün, ekonomik kalkınmada en temel itici güçlerden biri olduğuna dikkati çekerek, ulaşım ve iletişimin, bir toplumun hayat damarları olduğunu söyledi.
2023 hedefini tayin ederken, bu hususu odak noktasına aldıklarını dile getiren Turhan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Çünkü ulaşımda, taşımacılıkta, iletişimde bir aksama olduğunda ekonomi adeta kilitleniyor. Alt yapınız sağlam olmadıktan sonra yeterince sağlıklı yaşayamadığınız gibi üretim de yapmak mümkün değil. Ulaşımda, taşımacılıkta, lojistikte sorun varsa ürettiğinizi satamıyor, pazarlayamıyorsanız, dünyayla entegre olamıyorsunuz. İletişimde sorun var ise konuşamazsınız, kavuşamazsınız, dünyayı takip edemezsiniz.
Biz bu düşünceden hareketle, 16 yılda ulaşım, altyapı, taşımacılık ve iletişim için 500 milyar liranın üzerinde harcama yaptık. Yılda ortalama bin 500 kilometreye yakın bölünmüş yol yaparak Türkiye’nin bölünmüş yol ağını 26 bin 200 kilometreye taşıdık. Havacılıkta yeni bir çığır açtık, yaptığımız yatırımlarla havacılıkta dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olduk. Düne kadar birkaç milyon kişinin kullandığı havayollarımızı bir yılda 195 milyon kişi kullanıyor.”
Denizcilikte, gemi sanayinde, bilişim ve haberleşme sektöründe yapılan çalışmalar hakkında katılımcılara bilgi veren Turhan, her eve fiber altyapı getirecek adımları atmaya başladıklarını, demiryollarında ve lojistikte Türkiye’yi dünyanın merkezi yapacak projelere imza attıklarını ve atmaya da devam ettiklerini bildirdi.
“ULAŞIMA OLAN TALEBİN 2023 YILINA KADAR EN AZ BİR KAT DAHA ARTACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR”
Türkiye’yi yüksek hızlı trene sahip dünyanın 8’inci ülkesi yaptıklarını belirten Turhan, yapılan çalışmalarda ulaşıma olan talebin 2023 yılına kadar en az bir kat daha artacağının, 2050 yılına kadar ise 4 kat büyüyeceğinin öngörüldüğünü söyledi.
Bakan Turhan, Bakanlık olarak, oluşması beklenen bu talebin zamanında ve üstün kalitede karşılanmasını hedeflediklerine işaret ederek, şunları kaydetti:
“2023 yılına ulaştığımızda, ulaşım ve haberleşmenin tüm ayaklarında vatandaşlarımızın güvenli, konforlu, ekonomik ve hızlı her türlü ihtiyaca cevap verebilecek alt yapıya sahip bir sistem kurmak istiyoruz. Bildiğimiz gibi hükümet olarak uçuk vaatlerle, olmayacak, gerçekleşmeyecek hedeflerle, hayallerle değil, gerçeklerle hareket ederek iktidara geldik.
Biz yapamayacağımızı, yapmayacağımızı vaat etmedik. Bugün de vaat etmiyoruz. Biz, Türkiye’ye, Türkiye ekonomisine taşıyamayacağı yükler yüklemedik, bugün de yüklemiyoruz. Biz hiçbir zaman hayal ticareti, umut simsarlığı yapmadık, yaptıklarımızla ülkemizi geleceğe taşıyoruz.”
“BÖLÜNMÜŞ YOL UZUNLUĞUNU 36 BİN 500 KİLOMETREYE ÇIKARMAYI HEDEFLEMEKTEYİZ”
Bakanlık olarak, yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Bakan Turhan, gelecekte görmeyi hedefledikleri Türkiye fotoğrafını daha da netleştirdiklerini dile getirdi.
Demiryolu çalışmalarına değinen Turhan, 12 bin 710 kilometre olan demiryolu uzunluğunu 25 bin kilometreye çıkarmayı, bununla birlikte milli yüksek hızlı trenini kendisi üreten, lojistik merkezlerle ülkesinin rekabet kabiliyetini güçlendiren bir Türkiye hedeflediklerini söyledi.
Turhan, karayollarında ise bölünmüş yollarıyla, işlevsel hale getirdiği ve yeni açtığı koridorlarla, diğer ulaşım modlarıyla entegre karayolu yatırımlarıyla, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’yle, Çanakkale Köprüsü’yle, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü’yle karayolu altyapısını tamamlamış bir Türkiye’ye ulaşılacağını bildirdi.
“2023 yılına kadar tüm illerimizi birbirine bölünmüş yollarla bağlamış ve bölünmüş yol uzunluğunu 36 bin 500 kilometreye çıkarmayı hedeflemekteyiz.” diyen Turhan, şunları kaydetti:
“5 yıl içerisinde yeni havaalanlarıyla ve tabii ki şu an bizlere ev sahipliği yapan İstanbul Yeni Havalimanı’yla sadece bölgesel değil, küresel konumunu güçlendirmiş, havacılık endüstrisinde söz sahibi olmuş ve hatta kendi milli uydusunu üretmiş bir Türkiye olacağız. 2023 yılına kadar şu an 55 olan havaalanı sayımızı 65’e, yolcu sayısını ise 195 milyondan 350 milyona çıkartacağız. 2023 vizyonumuz içerisinde en çok önem verdiğimiz konulardan biri de bilgi ve iletişim sektörü.
Son 16 yılda yaptıklarımızla Türkiye, bilişim çağında küresel oyuncu olmuş durumda. Yakında 5G geliyor. Alt yapı çalışmalarına hız verdik. Şu anda genişbant abone sayımız 71 milyon 800 bine ulaşmış durumda. E-devlette kullanıcı sayımız 40 milyon, kurum sayımız 473, hizmet sayımız 3 bin 864’e ulaşmış durumdadır. Tüm kamu hizmetlerinin, 2018 yılı sonuna kadar e-devlet üzerinden sunulması yönünde yoğun bir çalışma yürütmekteyiz. 2023 yılına kadar, sabit genişbant abone yoğunluğunu, yüzde 14’ten, yüzde 30’a çıkarmayı planlıyoruz. Mobil genişbant abone yoğunluğunu ise yüzde 71’den, yüzde yüze ulaştıracağız.”
Turhan, teknoloji altyapısının yerli ve milli olarak büyütüleceğine dikkati çekerek, yerliliğe ve milliliğe özellikle dikkat ettiklerini söyledi.
Özel sektörden de daha fazla taşın altına elini koymaları talebinde bulunan Turhan, “Tüm gayemiz, tüm çabamız milletimizin refahı, memleketimizin bekası içindir.” dedi.
İstanbul Yeni Havalimanında gerçekleştirilen Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi’de Savunma Sanayi paneli düzenlendi. Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’nun (sağda) moderatörlüğünü yaptığı panele, Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün (solda), Türk Havacılık ve Uzay Sanayi Genel Müdürü Temel Kotil (sol 2), STM Genel Müdürü Murat İkinci (ortada) ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar (sağ 2) katıldı
BAYRAKTAR: “600 PROJE VAR”
SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, “14 sene önce savunma sanayisinde 66 proje vardı, şu anda 600 proje var. Yerlilik oranı yüzde 20’lerdeydi, şu anda yüzde 65’lere dayanmış durumda.” dedi.
Bayraktar, Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “Savunma Sanayi” başlıklı panelde yaptığı konuşmada, İstanbul’daki Havacılık, Bilim ve Teknoloji Fuarı’na (TEKNOFEST) 550 bin kişinin katıldığını hatırlatarak, bu festivalin kendilerini heyecanlandırdığını söyledi.
Festivaldeki katılım sayısının, savunma sanayisindeki paydaşlarıyla birlikte kendileri için gelecek adına “umut verici” olduğunu dile getiren Bayraktar, özellikle gençlerin ilgisinden memnun kaldıklarını aktardı.
Bugün Türkiye’de savunma sanayisinin başarılı örnekleriyle öne çıktığını belirten Bayraktar, bunda; savunmaya çok pay ayrılması değil, ortaya konulan vizyonun etkili olduğunu vurguladı.
Bayraktar, “2000’li yılların başında GSMH’nin yüzde 4’ü savunmaya harcanıyordu, şu anda yüzde 2’si harcanıyor. Ancak 14 sene önce savunma sanayisinde 66 proje vardı, şu anda 600 proje var. Yerlilik oranı yüzde 20’lerdeydi, şu anda yüzde 65’lere dayanmış durumda.” diye konuştu.
Şu anda savunma sanayisinde küresel anlamda dijital bir dalga olduğunu, bu dalgada Türkiye’nin, yol haritasını kendi kavramları ile ortaya koyması gerektiğini belirten Bayraktar, kendilerinin de TEKNOFEST İstanbul’da “milli teknoloji hamlesi” kavramını ortaya koyduğunu söyledi.
Bayraktar, bugünden karar alınması halinde gelecek 10 yıllarda başarılı olunabileceğini, savunma sanayi ve teknoloji alanlarında bu sayede başarının yakalanabileceğini kaydetti.
“GELECEK 50 YILDAKİ İHTİYAÇ DUYULACAK ÜRÜNLERİN ÜRETİMİNE ODAKLANILMALI”
Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ (STM) Genel Müdürü Murat İkinci de Türkiye’nin savunma sanayisindeki atılımlarına değinerek, bu alandaki yatırımların ciddi şekilde arttığını söyledi.
İkinci, “Son 15 yıldır yapmış olduğumuz savunma sanayisi hamlesiyle bugün çok ciddi bir savunma sanayisi altyapısına sahip durumdayız.” dedi.
Bu alanda yapılan atılımlar sayesinde ithalatın azaldığını, yerli ve milli ürün kullanımı ve ihracatının arttığını ifade eden İkinci, şu anda savunma sanayisinin ciddi bir kırılma noktasında olduğunu, bu noktada mevcut ürünleri milli olarak geliştirmeden ziyade gelecek 50 yılda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç duyacağı ve şu anda olmayan teknolojilerin üretimine odaklanılması gerektiğini kaydetti.
STM’nin projelerine değinen İkinci, şirketin, gemi inşasından ihracatına kadar birçok alanda önemli konumda yer aldığını söyledi. İkinci, Pakistan Deniz Kuvvetleri için inşa ettikleri gemiyi yarın teslim edeceklerini aktararak, “Türkiye’nin tek kalemde yaptığı en büyük savunma ihracatı.” dedi.
“SAVUNMA VE HAVACILIK İHRACATI 10 YILDA YAKLAŞIK 4 KAT ARTTI”
ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Haluk Görgün ise dünya savunma harcamalarının 1 trilyon 730 milyar dolar civarında olduğunun söylendiğini ifade ederek, “Bunun çeşitli alt kırılımları var. Yaklaşık yüzde 40’ı personel harcaması, yüzde 23’ü teçhizat, yüzde 35’i cari harcama olarak gerçekleşiyor.” diye konuştu.
Türkiye’nin, yaklaşık 18,2 milyar dolarlık pay ile dünyada 15. sırada yer aldığını belirten Görgün, Türkiye’nin savunma ve havacılık ihracatının 10 yılda yaklaşık 4 kat arttığını bildirdi.
“YÜKSEK MAAŞLARI VEREBİLEN BİR EKOSİSTEME GİTMEMİZ GEREKİYOR”
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, yerli teknolojilerin geliştirilmesi için helikopter, uçak ve uydu gibi pek çok proje üzerinde çalıştıklarını ifade etti.
Kotil, “Türkiye, teknolojide başarmak istiyorsa parayla insanı buluşturmak zorunda. Tek başına para teknoloji getirmiyor, tek başına teknoloji üretebilecek insanlar da para olmadan, finans olmadan bir şey yapamıyorlar. Türkiye, insan kaynağını yetiştirme noktasında geri kalırsa maalesef teknoloji geliştirmeden ürün geliştirmiş olma riskiyle karşı karşıya.” şeklinde konuştu.
Yetişmiş insan kaynağının cazip şartlar nedeniyle yurt dışına yöneldiğini dile getiren Kotil, şunları kaydetti:
“Zaten şu anda teknolojinin önündeki en büyük dilemma, şirketlerimizin dünyada verilen yüksek maaşı verir hale gelememeleri… Bunun yolu da aslında yalnız devletten proje alan değil, yurt dışından, diğer yerlerden de proje alabilen, dünyada yaygın olarak verilen bu yüksek maaşları verebilen bir ekosisteme gitmemiz gerekiyor.
Uçak yapıyoruz ama rüzgar tünelimiz yok. Biraz garip bir durum… Sağ olsun yönetim kurulumuz destek verdi. Şirketin kaynaklarıyla 2 tane rüzgar tüneli yapıyoruz. Bütün yatırımları inşallah finanse etmenin yolunu buluruz. Her şeyi devletten beklemiyoruz.”
KOTİL’DEN REKTÖRLERE ÇAĞRI
Temel Kotil, Türkiye’nin teknoloji dünyasında karar verici olabilmesi için teknolojiyle ilgili her kurumun en az yüzde 20 büyümesi, üniversitelerin de mühendis yetiştirme oranlarının analiz edilmesi gerektiğini söyledi.
Kotil, “Teknolojiyi üretecek olan mühendisler gökten gelmiyor. Bunlar üniversitelerde yetişiyor. Mühendis sayısı her yıl kademe kademe artmalı. Türkiye, önümüzdeki 10-20 yılda dünyada ilk 10’a üniversite sokamazsa ben bu teknolojinin tadına varacağımızı hiç sanmıyorum. Sayın rektörlerimiz, dekanlarımız; bölümlerini, üniversitelerini her yıl sıralamada belki de 50 puan, belki de 20 puan, 100 yukarı çıkarması lazım. Özellikle 2 dönemdir rektörlük yapan hocalarımızın da ikinci dönemde çıkaramıyorsa belki başkalarına devretmesi lazım. O kadar keskin konuşuyoruz.” ifadelerini kullandı.
“DÜNYADA İLK 100’E GİREN 4 ADET SAVUNMA SANAYİ ŞİRKETİMİZ VAR”
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, “Türkiye’de, şu an dünyada ilk 100’e giren 4 adet savunma sanayi şirketimiz var ama bu ilk 100’ün artık sadece ciroda değil, etkinlikte, ihracatta, karlılıkta da olmasını bekliyoruz.” dedi.
Demir, Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi kapsamında düzenlenen “Savunma Sanayi” panelinde yaptığı konuşmada, Türkiye’de savunma sanayi popülaritesinin son yıllarda arttığını söyledi.
İçinden geçilen konjonktür ve strateji içinde savunma sanayinin önemine işaret eden Demir, savunma sanayinin, Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesinde en önemli rol oynayan alanlardan biri olduğunu vurguladı.
Demir, şunları kaydetti:
“Savunma sanayi konusunda vizyonumuzu ve bakış açımızı biraz daha genişletmemiz gerekiyor. Bir ülkenin savunması; ulaşım, haberleşme, enerji, sağlık ve benzeri alanlardaki yetkinlik, korunma seviyesi, savunma kabiliyeti ve yerlilikten bağımsız düşünülemez. Hatta sanayi dediğimizde de, eğer teknoloji ve sanayi altyapımız çok geniş değilse malzeme, haberleşme ve entegre sistemler konusunda iyi değilsek savunma sanayisinde iyi olmayı bekleyemeyiz.”
Demir, Türkiye’nin küresel güç olmasının artık ülke için mecburiyet olduğunu ifade ederek, her türlü teknolojiyi etkin kullanma, insanların refah seviyesini ve eğitim düzeyini artırma, ekonomiyi geliştirmenin ülkeler için kuvvet anlamını taşıdığını söyledi.
“BAŞKANLIK OLARAK, DESTEK PROGRAMLARIMIZI ARTIRMAYA ÇALIŞIYORUZ”
İsmail Demir, başkanlık olarak, çeşitli politikalar geliştirdiklerini ve geliştirmeye devam edeceklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’de, şu an dünyada ilk 100’e giren 4 adet savunma sanayi şirketimiz var ama bu ilk 100’ün artık sadece ciroda değil, etkinlikte, ihracatta, karlılıkta da olmasını bekliyoruz. Bunlara yeni yeni yapıların katılmasını, daha da önemlisi bu şirketlerimizin, çok geniş bir ekosistemde girişimcilerimizin önünü açan, katkıda bulunmak isteyenlerin önünü açan, destek veren, yol gösteren yapıya bürünmelerini bekliyoruz. Biz de başkanlık olarak bu konuda destek programlarımızı artırmaya çalışıyoruz. Son icra komitemizde küçük sanayicimize destek kredisi çıkardık. Bu anlamda biz kredi çıkartmanın, parayı ulaşılır kılmanın tek başına yetmeyeceğini de biliyoruz. Bir taraftan peşinden koştuğumuz teknolojiler varken, bir taraftan da gelecekte karşımıza çıkacak teknolojilerde de ön almak gerektiğini biliyoruz.”
İnsana yapılan yatırımın önemine işaret eden Demir, “Başta savunma sanayimizdeki lider şirketler olmak üzere bu anlamdaki çalışmaları sonuna kadar desteklemek, yarışmalar yapmak ve bu hevesi canlı tutmak gerekiyor. Türkiye’nin en güçlü olduğu nokta şu an genç nüfusu… Onları burada tutacak, şu an yurt dışında olacak insanlarımızı da buraya çekecek faaliyetler yapmak zorundayız.” diye konuştu.
Panele (soldan sağa) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, Deniz Ticaret Odası Başkanı Tamer Kıran, Turkcell Üst Yöneticisi Kaan Terzioğlu, Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Türk Hava Yolları Genel Müdür Yardımcısı Murat Şeker katıldı.
NİHAT ÖZDEMİR: BİRÇOK HAVALİMANI TEKLİFİ BİZLERE GELMEKTE
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, “Bugün Rusya’dan, Balkanlar’dan, Hindistan, Afrika hatta Amerika kıtasından dahi birçok havalimanı teklifi bizlere gelmekte. Artık diyebilirim ki Türk firmaları, uluslararası havacılık sektöründe hem yapım yönünden hem de işletim yönünden bir marka haline geldi.” dedi.
Özdemir, Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “İletişim ve Taşımacılık” panelinde yaptığı konuşmada, İstanbul Yeni Havalimanı ihalesinin 5 Türk ortak tarafından alındığını hatırlattı.
Özdemir, “Birçok yerden ses geldi ama tabii demokratik bir ülkeyiz. Herkes her şeyi söylemekte de serbesttir. İnanan insanların neticede nereye varacağının bir göstergesidir bu proje… ‘Yapamaz’ dediler, ‘olmaz’ dediler, ‘buraya havalimanı yapılamaz’ dediler, ‘kuşlar var’ dediler, ‘rüzgar ters esiyor’ dediler… Bunların hepsi hesaplandı, hepsine bakıldı. Hepsinin sadece Türkiye’mizde değil, dünya ölçeğinde bütün testlerini yaptık. Gönlümüzün rahatlığıyla havalimanımızı bu hale getirdik.” şeklinde konuştu.
Havalimanının inşaatını 42 ay gibi kısa bir zaman içinde yetiştirdiklerini bildiren Özdemir, “Böyle bir projeyi 42 ayda bitirmek, dünya müteahhitlik hizmetleri açısından bir hız rekorudur. Bu arada bunun bir belgeselini de hazırlıyoruz. Bunu bitireceğiz ve sunacağız. Tahmin ediyorum bitirdikten sonra da hep beraber göreceğiz. Dünyada havacılık sektöründe bu havalimanı bütün bağımsız kuruluşlar tarafından çok ödülle mükafatlandırılacak.” ifadelerini kullandı.
İLK ETAPTA HEDEF 90 MİLYON YOLCU
Nihat Özdemir, havalimanının açılışının 29 Ekim’de yapılacağını anımsatarak, Atatürk Havalimanı’nın buraya taşınmasından sonra ilk etapta 90 milyon yolcuya ulaşmayı hedeflediklerini kaydetti.
Bu kapasiteyi ilave terminal ve pistlerle artıracaklarını belirten Özdemir, “Başta hedefimiz 120 milyon… Ondan sonra 150-200 milyon yolcu kapasitesine kadar çıkaracağız. 200 milyon yolcu kapasiteli olması birçok kişi tarafından da tenkit ediliyor. ‘Efendim, bu kadar büyük bir havalimanına ihtiyaç var mı?’ diye… Bu demokratik ülkede birçok arkadaşımız yazdı, televizyon programlarında söylediler. Hepsine saygı duyuyorum. Ama dünya havacılık sektörünün nereye doğru gittiğine bakınca bu rakamın ne kadar yerinde olduğunu görüyoruz.” diye konuştu.
“TÜRKİYE GENELİNDEKİ HAVALİMANI SAYISI 55′ ÇIKTI”
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir, dünya havacılığının son 40-50 yılda neredeyse her yıl büyüyen tek sektör niteliğinde olduğunu ifade ederek, şöyle dedi:
“Havacılık sektörünün dünya gayrisafi hasıla içerisinde payı yüzde 3,6. Avrupa’ya geldiğimizde bu rakam yüzde 4,1’e çıkıyor. Büyüyen bu sektörde 2035 yılına kadar sektörün yaratacağı istihdam sayısı da 2 milyon olarak tahmin edilmektedir. Eğer bugün Türkiye’nin dışındaki bütün ülkeler havacılık sektörüne yatırım yapmazlarsa önümüzdeki yıllarda büyük miktarda kapasite sıkıntısı göreceklerdir ve yapmazlarsa Avrupa’nın ekonomik kaybının yılda 97 milyar avro olacağını ve işsizliğe de 2 milyon civarında etki edeceğini tahmin ediyoruz.”
Avrupa’nın geçen yıl yüzde 2,2, buna karşın havacılık sektörünün yüzde 8,5 büyüdüğünü belirten Özdemir, Türkiye’nin havacılık konusunda yatırımlarına hız vermesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Özdemir, devamla şu görüşleri dile getirdi:
“Türkiye; dünya havacılığındaki, Avrupa havacılığındaki büyümeyi gördü. Bu noktayı çok iyi gördüğü için bu havalimanını yaptı. Türkiye’de genelindeki havalimanı sayısı 55’e çıktı. Çünkü Türk siyaseti son 16 yılda bir hedef ortaya koydu. Dedi ki ‘Hava yolu halkın yolu olmalıdır.’ Az evvel Sayın Ulaştırma Bakanı’mız rakamları verdi. Bu yıl Türkiye’de 195 milyon defa uçağa biniş sayısı olmuş. Önümüzdeki 10 yıl içinde bu rakam 350 milyona çıkacak. Nasıl olacak? Ne gerekli? Bunun (İstanbul Yeni Havalimanı) gibi havalimanları gerekli.”
“SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI, BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU”
Nihat Özdemir, Türkiye’de İstanbul’un yanı sıra yeni havacılık hub’larının meydana gelmesi gerektiğini, Antalya’nın bu doğrultuda hızla ilerlediğini söyledi.
Limak Holding olarak havacılık sektörüne 2007’de İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı ile başladıklarını hatırlatan Özdemir, “Aldığımızda 3,5 milyon yolcu geçiyordu. Kısa zaman içerisinde bu rakam 20 milyonları aştı ve geçen sene 26,5 milyon yolcu geçtiğini hep birlikte gördük. Sabiha Gökçen Havalimanı, bizim için çok önemli bir dönüm noktası oldu. Ardından Kosova’nın başkenti Priştine’deki havalimanını gittik aldık. 5 milyon yolculu küçük bir proje ama orayı da kısa zamanda yaptık. O dönem 3 başbakanın katılımıyla orayı açtık ve şu anda da başarılı bir şekilde işletiyoruz.” diye konuştu.
Limak’ın, Senegal’in başkenti Dakar’da bulunan ve 8 yıldır bitirilemeyen havalimanını 8 ayda tamamladığını aktaran Özdemir, Rusya’da havalimanları yaptıklarını ve yapmaya devam ettiklerini anlattı.
Kuveyt’te Türk müteahhitlik sektörünün yurt dışında almış olduğu en büyük iş olan 4,5 milyar dolarlık bir iş aldıklarını belirten Özdemir, süresi 6 yıl olan projeyi 4 yılda bitireceklerini, 2021 yılında açacaklarını bildirdi.
“BİRÇOK KAPI AÇILACAK”
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir, yurt dışı taahhüt işlerinin Türkiye ekonomisine destek verdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Havacılık sektörünün büyümesi ortada… Bugün Rusya’dan, Balkanlar’dan, Hindistan, Afrika hatta Amerika kıtasından dahi birçok havalimanı teklifi bizlere gelmekte. İnceliyoruz, kimine teklif verebiliyoruz, kimine veremiyoruz ama bu sektör büyümeye devam etmektedir, artarak da devam edecektir. Artık diyebilirim ki Türk firmaları, uluslararası havacılık sektöründe hem yapım yönünden hem de işletim yönünden bir marka haline geldi. Hele bu havalimanını dünyanın gözü önünde açabilirsek, dünyanın dikkatlerine sunarsak buradaki Türk müteahhitlerimize, Türk işletmecilerimize birçok kapı açılacağına da canıyürekten inanıyorum. Tüm bu faaliyetlerde, Türk müteahhitlerinin en büyük hedefi, gittiği ülkelere, projelerine Türkiye’den malzeme götürmektir. Bu da bizim ihracatımıza çok büyük katkı veriyor.”
Limak’ın dünya müteahhitlik şirketleri sıralamasında 68’inci sıraya yükseldiğini aktaran Özdemir, çalışmalarını güçlendirerek sürdüreceklerini söyledi.
Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, dijital ekonomisi sağlam ülkelerin aynı zamanda ulusal egemenliklerine de sahip çıkacağını belirterek, “Eğer siz datanıza sahip değilseniz son derece kolay şekilde manipüle edilebilen ve dışarıdan etkilenebilen bir hale geliyorsunuz.” dedi.
İstanbul Yeni Havalimanı’nda düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “İletişim ve Taşımacılık” başlıklı panelde konuşan Terzioğlu, dünyada bir dönemin açılırken bir dönemin de kapandığını, fiziksel bazı değerlerin dijital bazı değerlerle değiştiğini söyledi.
Türkiye’nin data üretimi ve tüketimi açısından dünyanın ilk 10’unda olduğuna dikkati çeken Terzioğlu, “Dijital ekonomi anlamında önümüzde çok büyük bir fırsat var. Biz dijital ekonomide de mutlaka ilk 10’a girmeliyiz. Sadece tüketerek değil aynı zamanda dijital servisler geliştirerek bunu yapmamız lazım. ‘Artık yeni dünyanın petrolü data’ denir. Bu çok doğru bir benzerlik. Bunda ham data ile işlenmiş data ve ham petrol ile işlenmiş petrolün değer anlamındaki farkının benzerliği var.” diye konuştu.”TÜRKİYE’NİN DATASI TÜRKİYE’DE KALMALI”
Terzioğlu, Türkiyenin en büyük açıklarından birinin data açığı olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün üretilen dataların yüzde 96’sı Türkiye dışındaki data merkezlerinde saklanıyor. Her ürettiğimiz datayı ham data olarak altın tepside yurt dışına gönderiyoruz. Ondan sonra Ahmet beyin şirketi Mehmet beye mal satarken yabancı bir şirketin ortaya koyduğu reklam çözümünü ortaya koyarak satıyor. Maalesef bu çözümler Türkiye’de 1 kişiyi istihdam ediyor, ne 1 lira vergi ödüyor, ne 1 lira yatırım yapıyor. O yüzden Türkiye’nin datası Türkiye’de kalmalı, Türkiye’de işlenmeli, Türkiye’de değer katılmalı ve tekrar Türkiye’de hizmet halinde vatandaşımızla buluşturulmalı.” Eskiden yabancı dile bakıldığını, artık yazılım geliştirme dillerinin öğretilmesi gerektiğini dile getiren Terzioğlu, “Bu alanda büyük bir istihdam ihtiyacı var. Dijital ekonomisi sağlam ülkeler aynı zamanda ulusal egemenliklerine de sahip çıkacaklar. Data egemenliği, egemenliğin en önemli unsurlarından bir tanesi. Eğer siz datanıza sahip değilseniz son derece kolay şekilde manipüle edilebilen ve dışarıdan etkilenebilen bir hale geliyorsunuz.” ifadelerini kullandı.
“EN ÖNEMLİ GLOBAL OYUNCULARDAN BİRİYİZ”
THY Genel Müdür Yardımcısı Murat Şeker ise hava taşımacılığının oldukça büyük katma değer sağladığını belirterek, THY olarak hem yolcu hem de kargo tarafında en önemli global oyunculardan biri olduklarını söyledi.
İhracatta gerçekleştirdikleri artışa değinen Şeker, bu noktada ülkeye önemli bir katma değer sağladıklarını ifade etti.
İBB BAŞKANI UYSAL’DAN AÇIKLAMALAR
Uysal, Hedef 2023 Büyük Türkiye Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, nüfusun problemleri artırmakla birlikte çözümleri de kolaylaştırdığını, bazen nüfusun kalabalık olmasının problemlerin çözümü noktasında avantaj olduğunu söyledi.
Akıllı şehircilik kavramı ve bu alanda yaptıkları faaliyetlere değinen Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak geçmişten bu yana teknoloji ve iletişim altyapısı gibi birçok konuda Türkiye’ye öncülük yaptıklarını aktardı.
Uysal, ulaşımın, İstanbul’da vatandaşın en fazla sorun olarak gördüğü alanların başında geldiğine işaret ederek, bu alanda hayata geçirdikleri teknolojik uygulamalar ve yenilikleri anlattı.
Hem nesneleri hem de kuruluşları birbiriyle irtibatlandırarak teknolojiden en üst verimin alınması hem de ulaşım yollarının irtibatlandırılması gerektiğini belirten Uysal, zirvenin gerçekleştirildiği İstanbul Yeni Havalimanı’na ulaşım konusuna değinirken, havalimanına raylı sistemin dışında kara yoluyla da toplu ulaşımın olacağını söyledi.
“DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ ŞEYLER GERÇEKLEŞMEDİ, İHALEYİ İPTAL ETTİK”
Mevlüt Uysal, 27 Eylül’de yapılan İstanbul Yeni Havalimanı Toplu Ulaşım İhalesi’ni anımsatarak, şunları kaydetti:
“O ihalede yaptığımız iş, aslında bizim iletişimde ortaya koyduğumuz performansın işi ne kadar çözdüğünün örneği… Aslında özel sektör önde gitmeli ki bu tür iletişim, teknoloji gibi konularda hızlı mesafe alınsın. Ancak özel sektör belirli tereddütlerden dolayı adım atmıyorsa kamu, bizzat kendisi adım atmalı. Biz İstanbul’un 18 noktasından buraya otobüsle ulaşım konusunda ihale yaptık. İhale rakamlarına baktığımızda düşündüğümüz şeyler gerçekleşmedi. İptal ettik.
468 milyon lira üzerinden burada ihaleye çıktık, 475 milyon liradan bir konsorsiyum girdi, ihale onlara kaldı. Biz dedik ki bunlar ne düşünüyor? Rutin olarak gelen müşteriyi alacak, buraya getirecekler. Biz, ‘ondan öte bir şeyler yapmalıyız. Dünyanın en iyi havalimanı buraya yapıldı diyorsak buraya gelmek isteyenler de en iyi konforla buraya gelmeli’ dedik. Daha sonra 702 milyon lirayla ihaleye çıktık. Tabii belediyemizin kuruluşu olan İstanbul Otobüs AŞ ihaleyi aldı.”
Uysal, havalimanını işletecek İGA ile oturup konuştuklarını ve seyahatin konforlu gerçekleştirilebilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
Uysal, “Sistem 29 Ekim’e yetişiyor. İstanbul’da 3. havalimanı açıldıktan sonra buraya gelmek isteyen bir yolcu, evinden akıllı telefonuna, bilgisayarına baktığında en yakın nereden otobüs kalkıyor görecek. Bu sistem, yolcuyu en iyi şekilde karşılayan, iletişimi en düzgün şekilde yapan muaviniyle, şoförüyle, konforlu bir araçla alıp havalimanına getirecek.” şeklinde konuştu.
“DENİZCİLİKTE CİDDİ ATILIMLAR SAĞLANDI”
İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri Deniz Ticaret Odası (İMEAK DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran da denizcilikte 2002 yılından bu yana ciddi değişimler yaşandığını, yılda 190 milyon ton yük elleçlenirken şu anda bu rakamın 471 milyon tona çıktığını söyledi.
Deniz yoluyla yapılan dış ticaretin 149 milyon tondan 347 milyon tona çıktığını, tersane sayısının ise 78’e ulaştığını bildiren Kıran, son 16 yılda denizcilik sektöründe yaşanan gelişmelere değinirken, gelinen noktanın yeterli olmadığını, deniz taşımacılığına her zaman ayrı bir önem verilmesi gerektiğini kaydetti.
Bugün bir tersanenin tek seferde en yüksek ihracat değerine sahip gemiyi inşa edebildiğini aktaran Kıran, savunma sanayisindeki gelişmeler sayesinde gemi inşa sektöründe de ciddi atılımlar sağlandığını anlattı.
Kıran, sektörde yerli şirketlerin taşımacılıkta daha fazla yer alması gerektiğini, bu sayede cari açığın daha fazla azaltılabileceğini belirterek, “2023’te bu ülkeyi ‘denizci ülke, denizci millet’ yapabilmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz ve çalışacağız.” dedi.
“TÜRKİYE 2023 HEDEFLERİNE BİR ADIM DAHA YAKLAŞMIŞ OLACAK”
Türk Telekom Satış ve Müşteri Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Ümit Önal, “Sanayi alanının gelişmesi ile birlikte, ülke olarak Endüstri 4.0’a geçiş yapabileceğiz ve bu geçişin sonucunda daha fazla rekabetçilik sağlanacak ve Türkiye 2023 hedeflerine bir adım daha yaklaşmış olacak.” dedi.
Önal, İstanbul Yeni Havalimanı’nda düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türk Telekom’un fiber altyapı uzunluğunun 81 ilde 268 bin kilometreyi aştığını söyledi.
Türk Telekom’un 30 Haziran itibarıyla abone sayısının 43,5 milyonu yani ülke nüfusunun yarısını aştığını aktaran Önal, Türk Telekom’un sahip olduğu iletişim altyapısının Türkiye’nin yüzde 98’ini kapsadığını anlattı.
Önal, bu yönleriyle Türk Telekom’un, Türkiye’nin açık ara lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi konumunda olmasının yanı sıra ülkenin stratejik öneme sahip milli değerlerinden biri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Milli değer olmanın getirdiği sorumlulukla attığı her adımda ülkenin geleceğine yatırım yapmayı ve ekonomiye katkı sağlamayı hedefliyor. Elbette her alanda sahip olduğu milli menfaatler vizyonunu ülkemiz için son derece kritik bir konu olan enerji sektörüne de yansıtan Türk Telekom, kamu, yerel yönetimler ve özel sektörle geliştirdiği iş birlikleriyle enerji üretiminden, enerji tasarrufuna, şirketlerin güvenliğini ve verimliliğini arttırmaktan, enerji tüketiminin efektif bir şekilde kayıt altına alınmasına kadar birçok farklı projeyi hayata geçiriyor.”
Panele (soldan sağa) Enerji Bakan Yardımcısı Mithat Cansız, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı Mustafa Yılmaz, Türkiye Petrolleri Genel Müdürü Melih Han Bilgin, Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, Türk Telekom Satış ve Müşteri Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Ümit Önal katıldı.
“TRAFO MERKEZLERİNİN VERİ TRAFİKLERİ SİBER GÜVENLİK AÇISINDAN ÜST SEVİYEDE”
Ümit Önal, Türk Telekom’un 2016 yılında kurduğu şirketi sayesinde kendi enerjisini kendisinin ürettiğini belirterek, Şu anda 2 binin üzerinde Türk Telekom’a ait lokasyonda güneş enerjisi santrallerinin kurulduğunu veya kuruluş çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
Önal, bu yönüyle birçok büyük şirkete örnek olan Türk Telekom’un ayrıca enerji dağıtım şirketleriyle de iş birlikleri yaparak hem ekonomik sosyal kalkınma ile yakın ilişki içinde olan internet kullanımını artırmayı hedeflediğini hem de elektrik dağıtım şirketlerine yeni iş fırsatları sunduğunu anlattı.
2015 yılından bu yana ilk etapta Karaman, Antalya ve Kars’ta başlattığı akıllı şehirler uygulamaları ile vatandaşın yaşam kalitesini yükseltirken, ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayacak su ve enerji tasarrufu ve verimlilik artışları sağladığını aktaran Önal, “Türk Telekom milli enerji vizyonu kapsamında, enerji sektörünün arz güvenliği, kesintisiz servis verebilme, verimliliği sağlama ve müşteri memnuniyetini arttırma yolculuğunda ihtiyaç duyduğu Sabit Data, Veri Merkezi, Mobil Hizmetler, Güvenlik Hizmetleri ve Enerji Kesinti Tespit sistemi gibi dijital servislerle her zaman özel sektörün ve tüketicilerin yanında olmaya devam edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Önal, Enerji Bakanlığı’nın TEİAŞ ile yürüttüğü bir diğer proje kapsamında TEİAŞ’a ait 800’ün üzerinde trafo merkezinin internet üzerinden güvenlik riski taşıyarak iletilen verilerini, Türk Telekom’un yaygın erişim altyapısı ile dışarıdan müdahaleye kapalı TTVPN network sistemine entegre ederek taşıdığını vurgulayarak, “Böylece trafo merkezlerinin veri trafikleri siber güvenlik açısından üst seviyeye ulaşmış oluyor. Bunun özellikle sanayimizde çarkların kesintisiz dönmesi açısından önemi çok büyük.” şeklinde konuştu.
“ÜLKE GENELİNDE 3 MİLYAR TL TASARRUF SAĞLAMAK MÜMKÜN”
Türk Telekom’un bir diğer projesinin de Enerji Kesinti Takip Sistemi olduğunu kaydeden Önal, Türk Telekom’un nesnelerin interneti (IOT) teknolojisi sayesinde evlerde bulunan akıllı cihazlardan ve akıllı sensörlerden enerjiye ilişkin veriler takip edilerek elde edilen veriler işlenerek kullanıcı açısından faydalı bilgilere dönüştürülmesinin sağlandığını ifade etti.
Önal, son olarak GAP bölgesine yönelik elektrik tüketiminde kayıp-kaçağın azaltılması konusunda yerel yönetimlerle geliştirdiği yeni projesi ile Türk Telekom’un, bölgedeki elektrik tüketiminin daha efektif bir şekilde kayıt altına alınması konusunda dijital çözümler geliştirdiğini belirterek, şunları söyledi:
“Türk Telekom’un bazı şehirlerde uyguladığı akıllı şehir çözümleri kapsamında ülke genelinde 3 milyar TL tasarruf sağlamak mümkün. Projenin uygulandığı yerlerde elektrik tasarruf oranı sistemlerin kurulu olduğu noktalarda yüzde 40’lara ulaştı. Türkiye’de her yıl sulama için yaklaşık 32 milyar metreküp su kullanılıyor. Akıllı sulamanın tüm Türkiye’ye yaygınlaşmasıyla yaklaşık 9 milyar metreküp su tasarrufu elde edilebiliyor. Bu Ömerli Baraj Gölü’nü 83 kez doldurmaya yetecek kadar su tasarrufu anlamına geliyor.”
Sanayi alanının gelişmesi ile birlikte, ülke olarak Endüstri 4.0’a geçiş yapılabileceğini, bu geçişin sonucunda daha fazla rekabetçilik sağlanacağını ve Türkiye’nin 2023 hedeflerine bir adım daha yaklaşılacağını kaydeden Önal, “Akıllı şehirlerin Türkiye’de yaygınlaşması, sanayi sektörünü olumlu yönde etkileyerek geleceğe adım atmamızı sağlayacak. Bu yüzden, Türk Telekom akıllı şehir projelerini 4. Sanayi Devrimi vizyonunu da göz önünde bulundurarak planlıyor ve harekete geçiriyor.” bilgisini verdi.
EPDK BAŞKANI YILMAZ: TÜRKİYE’DE ENERJİ ÜRETMEYEN EV KALMAYACAK
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı (EPDK) Mustafa Yılmaz, farklı iş kollarından birçok insanın enerjiye yatırım yapmaya başladığını belirterek, “Son 15 senede Türkiye’nin yatırım kültürünü değiştirdik. Lisanssız güneş enerjisinde 6 bin megavatlık kapasite kuruldu, bu 6 milyar dolarlık yatırım demek. Çatılarda güneş enerjisi santrali kurulumları için de gerekli düzenlemeleri yaptık ve artık Türkiye’de enerji üretmeyen ev kalmayacak.” dedi.
Yılmaz, İstanbul Yeni Havalimanı’nda düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin sıfır seviyesindeki güneş ve biyokütle enerjisi ile rüzgar enerjisi kapasitesinde ciddi mesafeler aldığını anlattı.
Türkiye’nin yerli kaynaklarının ekonomiye hızlı ve cesur bir şekilde kazandırılması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Enerjiyi sürekli dışarıdan enjekte etmek ne kadar sağlıklı? Dolayısıyla bu enerjiyi yerinde üretmek lazım.” diye konuştu.
Yılmaz, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihaleleri ve bu ihalelerde çıkan fiyatların rekabetçi olduğuna dikkati çekti. Bu kapsamda gelecekte enerjideki teşvik sisteminin mevcut durumdan çok farklı olacağının altını çizen Yılmaz, şunları kaydetti:
“Türkiye’de farklı iş kollarından birçok insan enerjiye yatırım yapıyor. Son 15 senede Türkiye’nin yatırım kültürünü değiştirdik. Lisanssız güneş enerjisinde 6 bin megavatlık kapasite kuruldu, bu 6 milyar dolarlık yatırım demek. Çatılarda güneş enerjisi santrali kurulumları için de gerekli düzenlemeleri yaptık ve artık Türkiye’de enerji üretmeyen ev kalmayacak. Belki ileride çatıdan ürettiğimiz enerjiyi ısınmada da kullanacağız ama tabii bunun için daha zamana ihtiyacımız var. 2023’te üretiminizin yüzde 70’ini kendiniz sağlıyorsanız, enerjide bağımsızsınız ve hedefiniz gerçekleşmiş demektir.”