“Az Daha Çoktur.” felsefesi ile çılgınca yaşamaya, ömrünü gayesizce harcamaya, her şeyi sınırsızca,hoyratça tüketmeye alışmış günümüz insanın düşünce yapısı ve hayat tarzı ile taban tabana zıttır.
Ağırlıklı olarak, İslami yaşam tarzından, Peygamberimiz (SAV) kavli ve fiili sünnetlerinden derlenmiş klonlama fikirler üzerine inşa edilmiş olan ve On dokuzuncu yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan, Minimalist (Sadelik) düşüncesinin ana sloganı “Az Daha Çoktur” felsefesinin üzerinde uzun süre düşünülmedikten sonra kolayca anlaşılabilmesi mümkün değildir.
İsminin üzerinde dahi uzun süre düşünülmesini gerektiren, günümüz insanın kalıplanmış düşüncesine uymadığı için beyninde fırtınalar koparması muhtemel eserin, yazarının ifadesi ile : “Az daha çoktur.” felsefesiyle yazılmış samimi yalın ve kısa denemeler. Aslında bir kitaba konu olabilecek mevzular sadece birkaç sayfada ifade edilmiş. Öyle bir roman gibi tek solukta değil, yavaş yavaş okunması gereken bir kitap. Olarak ifade ettiği böyle bir eseri ancak, Fatih Genel yazabilirdi.
Felsefi derinliğe sahip olan “ Az Daha Çoktur.” İsimli kitabı anlayabilmek için önce eserin yazarını tanımak gerekir. Çünkü insanların söyledikleri ve yazdıkları, yazarın hayat tarzına uygun düşmüyorsa, yan yana gelmiş güzel kelimelerden ileri gidemez. Bu nedenle, eserin yazarını Biga Kaymakamı olduğu zaman, beş yıl gibi uzun bir süre çalıştığım için yakından tanıma imkânı bulduğum, eserin yazarını dilim döndüğünce kitap ile bütünleştirilerek okunmasına katkı sağlayabilmek için tanıtmak istiyorum.
Sinema sanatçısı Cüneyt Arkın başta olmak üzere, bizzat şahit olduğum, Down sendromlu özel bir çocuğun da at üzerinde yaptığı ve üzerine “Kahraman” diye yazarak yaptığı resim ve tablolar yaparak tanıtmışlardır. Fatih Genel ‘in kişiliği ile görev yaptığı yerlerde veya sosyal hayatında diyalog kurduğu insanlar üzerinde nasıl bir etki yarattığını bu tablo ve resimler en güzel göstergesidir.
Fatih Genel, Efsane Vali Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun Erzincan Valisi olduğu zaman Erzincan Kaymakam adayı olarak başlamış olduğu Kaymakamlık mesleğinde görev yaptığı yerlerde halkın büyük çoğunluğu tarafından takdir edilen, saygı duyulan, arkadaş ve dost çevresin de sevilen, “Yılın Kaymakamı” seçilerek ödülünü Cumhurbaşkanından alacak kadar da görevini iyi yapan bir Kaymakamdır.
Ayni zaman da Kafkas Kartalı Şeyh Şamil’in torunlarından olan ailesi tarafından, ata kültürünün terbiyesi içinde yoğrularak yetiştirilmiş sağlam karakteri, mütevazılığı ile diklenmeden dik durabilen şahsiyeti ile takdir toplayan ve örnek alınacak bir kişiliğe sahiptir.
Türk Minyatür Sanatçısı Nakkaş Sinan Bey tarafından yapılmış olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın gül koklayan portresinde ki ayrıntıda gözüne çarpan yüzük benzeri nesneyi araştırmak ile başlayan ve sonrasında birçok sanatçıda gördüğünüz ok atmaya yarayan “ zihkir” ustası olup, ardından da Ülkemiz ’den ve Yurtdışından yirminin üzerinde Ülkeden Bakan Yardımcısı ve Devlet Sanatçısının katıldığı Uluslararası Okçuluk müsabakası düzenleyecek kadar araştırmacı ve ısrarcıdır.
Biga’dan tayini çıktığı zaman, basının “ Biga Genel’i bağrına bastı” başlığı attıracak kadar yoğun bir katılım ile uğurladıkları veda yemeğindeki konuşmam da yazdıklarıma benzer sözleri söylemiştim. Benden sonra ki diğer konuşmacılar da bu sözlerimi teyit ettiklerinde katılımcılar alkışlar iken kendisi mütevazılığı nedeniyle rahatsız olmuştu.
Şimdi de biliyorum ki, kendisi ile ilgili özet mahiyetinde yazdıklarımı okuduktan sonra, bu husustaki hassasiyeti ve mütevazılığı nedeniyle, abartmaya (deşifre) etmeye ne gerek vardı diye tasvip etmeyecek ve kızacaktır.
Burada benim amacım, Fatih Genel’i övmekten ziyade, “Az Daha Çoktur.” İsmi ile “Ey oğul, bilerek haksızlık yapma! Sana zarar geleceğini bilsen bile doğruluktan, haktan ve adaletten ayrılma!” baba nasihati ile yola çıkan, bir kaymakamın anılarıyla yoğurulmuş denemeler manzumesi… İle yazılmış samimi yalın ve kısa denemeler” den oluşan okunması gerektiğine inandığım kitabın yazarı hakkında kısa ve özet bilgiler vermekten ibarettir.
Yazarının “Az Daha Çoktur” isimli kitabının, çok kısa bir sürede ikinci baskısın yapmış olması da kamuoyu tarafından duyulan ilgisinin tanıtmaya ve reklama ihtiyacının olmadığını göstermektedir. Ancak, eserin yazarının yazmış olduklarını bizzat yaşadığını, doğrularından ödün vermediğinin bilinmesi de gerekir diye düşünüyorum.
İlk baskısı yapıldığı zaman okumuş olduğum kitabı, henüz okumamış olanlara okumalarını öneririm.
Çünkü, “Yazar her denemesiyle okuyucuyu farklı bir yolculuğa çıkarıyor. Kâh Orta-Asya bozkırlarında bir çevgan meydanında bulacaksınız kendinizi kâh kemankeşin sırrı fısıldanacak kulaklarınıza. Bir yandan ideal devletin nasıl’ını sorgularken diğer yandan “Zaman nedir?” diye soracaksınız. Birçok kere kendinizden bir şeyler bulacak ve duygularınıza tercüman olduğunu göreceksiniz”. Sizler de kitabı dikkatlice okuduğunuz da bunu bizzat yaşayacaksınız.
