Avrupa Parlamentosu (AP) aldığı kararlarla “de fakto” olarak, vizesiz seyahatler için Türkiye’ye GKRY’yi “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıma şartını getirmiştir. Ayrıca AB de, Schengen ülkelerine seyahatlerde yeşil ve gri pasaportlar için, vize uygulaması gibi, ön izin almayı mecbur kılmıştır.
Bu uygulamaların, Türkiye’yi Kıbrıs konusunda sıkıştırmayı ve mevcut pasaportlarla belli haklara sahip kişileri de, Avrupa seyahatlerinde angaryalarla zora sokmayı amaçladığı düşünülmektedir.
Amaç Türklerin Avrupa’da serbest dolaşmasını önlemek
Üyelik için Türkiye’yi yıllardır oyalayan AB, vizesiz seyahat konusunda da iki yüzlü tavrını sürdürmektedir. Vizesiz seyahate engel olmak için Türkiye’nin önüne birçok engel süren Avrupa, şimdi de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanınmasını dolaylı olarak istemiştir.
AP’nin kabul ettiği raporda, Türkiye için birçok olumsuz düşüncenin yer aldığı görülmektedir. Kıbrıs için öne sürülen şartın Türkiye tarafından kabul edileceğine Rumlar bile inanmamıştır. Ancak bu durum, vize konusunun sürüncemede kalmasını, diğer bir deyimle Avrupa’ya vizesiz seyahatin olamayacağını, Avrupa’nın Türklerin Avrupa’da serbest dolaşmasını istemediklerini göstermektedir.
Kıbrıs konusu, taviz vermeye gelmez
Kıbrıs konusunda Batı’nın Türkiye’ye karşı olduğu kesindir. Bu nedenle Batı, Kıbrıs’ın Rum hâkimiyetine geçmesi için çeşitli yolları denemekte, Türkiye’ye ve KKTC’ye baskılar ve kısıtlamalar uygulayarak bu işi halletmeye çalışmaktadır. Bunun son örneği de vize uygulamasında alınan karardır.
Bu konu kesinlikle müzakereye gelmez. Türk tarafının hâlâ adil ve kalıcı çözümden bahsetmesi, onun müzakereye açık olduğunu göstermektedir. Bugüne kadar yapılan müzakerelerden Türk tarafının lehine hiçbir sonuç alınamamıştır. Ada’da adil ve kalıcı çözüm, mevcut durumdur. 1974’ten beri Ada’da barış vardır.
ABD, Kıbrıs için yeniden devreye girmektedir. ABD-AB bu konuda iş birliği içindedir. Yeni tezgâhlar kurulmaktadır. BM tarafından Kıbrıs özel temsilcisi olarak Jane Lute’nin atanması, Rum Lideri Anastasiadis’i müzakerelerin yeniden başlaması için umutlandırmıştır.
Kıbrıs konusu 1974’te çözülmüş, 1983’te bitmiştir. Hem Türkiye, hem de KKTC yetkilileri (Türk tarafı bir bütün olarak), artık bu konuyu çözüm adı altında gündeme getirmeyi akıllardan dahi geçirmemelidir. Bundan sonra KKTC’nin Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KTC) olarak anılması için gerekli kararların TBMM ve KKTC Meclislerinden alınarak, uluslararası ortamda tanınması için gayret sarf edilmelidir.
Bu arada GKRY’nin de mevcut fiili sınırları içinde Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (KRC) olarak tanınmasında da bir mahsur yoktur. Kıbrıs’ta, ayrı iki egemen devletin varlığının kabulü üzerinde durulmalıdır. Bu uygulama, hâlâ var olduğu ileri sürülen sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanınmasını isteyenlere de iyi bir cevap olur.
AB’den yeşil ve gri pasaport sahiplerine angarya
Türkiye vizesiz Avrupa beklentisindeyken, şimdi Avrupa’ya vizesiz gitme hakkına sahip pasaportlara da kısıtlama gelmektedir. AB, ABD’nin yıllardır uyguladığı ve bu ülkeye girişlere elektronik onaya dayanan ESTA’nın bir benzerini devreye sokmaktadır.
Bundan sonra Schengen Bölgesi’ne vizesiz girme hakkına sahip olan kişiler “ön izin” almak durumunda kalacaktır. Bu durumdan Türkiye’den Schengen Bölgesi’ne vizesiz giriş sağlayan yeşil ve gri pasaport sahipleri de etkilenecektir. Bu kararın güvenlik kaygıları, mülteci krizi ve terörle mücadele kapsamında alındığı ifade edilmektedir.
Ülke vatandaşlarına, taşıdıkları pasaportların özelliğine göre tanınan haklarda ve işlemlerde sağlanan kolaylıklarda, ait oldukları ülkelerin itibarı, etkinliği ve güvenirliği önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle pasaportlar verilirken, iyi bir inceleme yapılmasında, “özellikli pasaportlar”ın verilmesinde de yelpazenin geniş tutularak sayısının abartılmamasında fayda görülmektedir. Ülkenin itibarının ve kabul görmesinin güçlü tutulmasına özen gösterilmelidir.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.