Hakan Güney
Psikoloji mezunu bir felsefe yazarı olarak, hayatını felsefenin derinliklerine inmeye, onu anlamaya ve insanlara anlatmaya adayan bir düşünürüm. Felsefe, yalnızca bir akademik disiplin değil; insanlık tarihinin köklerine uzanan, bireyin varoluşuna dokunan en güçlü yolculuktur. Bu yolculukta, psikoloji biliminin insan zihnine dair sunduğu katmanlı anlayışı, felsefenin zamansız sorularıyla buluşturmayı amaçladım. Ömrümü; "Ben kimim?", "Gerçeklik nedir?", "İnsan neye inanır ve neden?" gibi soruların peşinde koşarak, insan varoluşunun anlamını derinlemesine sorgulamaya adadım. Kalemim, hayatın karmaşık düğümlerini çözmek için bir araç; yazılarım, düşüncenin özgürleştiği ve insan ruhunun sınırlarının zorlandığı birer köprüdür. Yakın zamanda okuyucuyla buluşacak olan felsefe kitabımda, bireyin kendi iç dünyasını ve dış dünyayla olan ilişkisini hem psikolojik hem de felsefi perspektiflerden ele alıyorum. Bu kitap, sadece bilgiyi aktarmak değil; okuru düşünmeye, sorgulamaya ve nihayetinde kendi hakikatine ulaşmaya teşvik eden bir çağrı niteliğinde. İnandığım bir gerçek var: Felsefe, insanı özgürleştirir. Ve insan, düşünmediği sürece kendini asla bulamaz. Benim yolum, insanlığa bu bilinci taşımak; düşüncenin gücüyle bireyi yeniden inşa etmektir.
  • 2242 Puan
  • 0 Yazı
  • 0 Yorum

Hakan Güney - Tüm Yazıları

Aptal Adamın Yatağı, Kadının Cennetidir!

Kadınların yıllardır dillerinden düşürmediği o büyük yalanı hepimiz ezberledik: “Zeki, entelektüel ve kültürlü erkekler çekicidir.” Öyle mi gerçekten? Peki o zaman neden sokaklar, aklını kullanmayan ama yumruğunu iyi kullanan erkeklerin peşinde sürünen kadınlarla dolu? Neden kendisini geliştirmiş, dünya görüşü olan,...

Devamını Oku

Kadınların Cehennem Sevgisi: Acıyı Arzulayarak Kendi İntiharlarını Hayatlarının Merkezine Koyuyorlar

Acının Cazibesi: Kadınların Kirli Seçimi Kadınlar, cehennemlerini kendi elleriyle yaratmak için yemin etmiş gibidirler. Sürekli kötü ilişkilere girmeleri, kırık dökük sevgiler peşinde koşmaları, birer intihar planıdır aslında. Zihinsel ve bedensel olarak kendilerini yok etmeye çalışırlar. O kadar küçülürler ki, yalnızca...

Devamını Oku

Gösteriş Hastalığı: Akıllı Telefonlar, Aptal Zihinler

Dijital Köleliğin Pençesindeki Nesil Bugün, toplumun her köşesindeki gençler, ellerinde akıllı telefonlarıyla zavallıca yaşam savaşı veriyorlar. Birer dijital köleye dönüşmüşler, kendilerini sadece parmak uçlarındaki ekranda tanımlıyorlar. Modern dünyanın bu hastalıklı figürleri, her yeni model telefonla birer insandan daha fazla, daha...

Devamını Oku

Kadınların Tuvalet Ritüeli: Kolektif Zayıflık ve Bireysellikten Kaçış Ayini

Kadınların tuvaletlere topluca gitmesi, bir toplumun çürümüş ruhunun en çirkin tezahürüdür. Bu, bir ihtiyaç değil, bir kaçıştır. Bir araya gelip tuvaletlere gitmek, kadınların korkularını birbirlerine yansıttıkları bir kaçış ayinidir. Burada özgürlük arayışı değil, sadece zayıflık ve yalnızlıkla yüzleşememe korkusu yatmaktadır....

Devamını Oku

Kredi Kartına Bölünmüş Aşk: Kapitalizmin Size Sattığı İlişki

Sevginin Cesedi Üzerinde Tepinen Tüketim Köleleri Birbirinize aşk diye sattığınız şeyin içi çürümüş, kokusunu almıyor musunuz? 14 Şubat geldiğinde, cüzdanlarınızı açıp ruhunuzu pazara sürüyorsunuz. Kime ve neye? Sevgiliniz mi? Hayır! Kapitalizmin en iğrenç oyununa! Çiftler, aşklarını göstermek için kredi kartlarını...

Devamını Oku

İlişkilerde Alçakça Pazarlıklar: Kim Daha Az Sevip Üstün Olacak?

Aşk öldü. Onun yerine alçakça bir pazarlık var artık. Günümüz ilişkileri bir duygu sömürgesi değil, bir üstünlük savaşı. Kim daha az severse, kim daha az umursarsa, kim daha az özlerse o kazanır. Aşk artık bir duygu değil, güç gösterisi. İnsanlar...

Devamını Oku

Seviyorum Diye Aptal Olmak Zorunda Mısın? Kendini Harcamanın Psikolojisi

Aşk Değil, Kendini Peşkeş Çekmek! Eğer hala “Ama ben onu seviyorum” diye ağlıyorsan, şunu bilmelisin: Senin derdin aşk değil, zavallılığın romantize edilmiş hali! Gerçek aşk insanı büyütür, güçlendirir; ama sen kendini birinin ayağına paspas etmişsin, hâlâ “Beni seviyor mu?” diye...

Devamını Oku

GÜÇLÜ ERKEK Mİ, YOKSA ZAVALLI BİR EFENDİ Mİ? KADINI SAHİP GÖREN İLİKLERİNE KADAR ZAVALLILAR

Erkeklik mi? Hayır, Maskelenmiş Bir Korkaklık! Bir erkeği tanımak mı istiyorsunuz? Onun gücünü ölçmenin en basit yolu, bir kadının özgürlüğüne nasıl tepki verdiğini gözlemlemektir. Eğer bir erkek, kadın güçlü olduğunda, bağımsız hareket ettiğinde, seçimlerini kendisi yaptığında rahatsız oluyorsa, işte o...

Devamını Oku

İnsan Görünümlü Gürültü Makineleri: Saygısızlığın Yeni Çağı!

İnsan, kültürle var olur. Uygarlık, incelikle büyür. Ama şimdi etrafımıza baktığımızda, bir barbarlık çağının içinde debelendiğimizi görüyoruz. Telefonla bağırarak konuşanlar, küfür etmeyi iletişim sananlar, kahkahalarıyla ortalığı inletenler, kulaklık takmak yerine hoparlörden dizi-film izleyenler ve çakmağı sürekli "şık şık" diye açıp...

Devamını Oku

Bizimkiler Bugün Yaşasaydı: Mahalle Kültürü Öldü, Hepiniz Bencil, Ruhsuz ve Çürümüşsünüz!

Eskiden İnsan Vardı, Şimdi Ruhsuz Tüketim Köleleri Var! Bizimkiler dizisindeki mahalle, insanın insana dokunduğu, gerçekten yaşadığı bir yerdi. İnsanlar birbiriyle dertleşir, yardımlaşır, kapılarını ve gönüllerini açık tutardı. Şimdi ise? Herkes kendi kabuğuna çekildi. Yüzünüzde bir gülümseme bile kalmadı. Kapılar kilit...

Devamını Oku

Aşk, Bencilliğin En Maskelenmiş Hali mi? Schopenhauer’ın Yıkıcı Analizi

Schopenhauer’ın Bıçak Gibi Keskin Gerçekleri İnsanlık, yüzyıllardır aşkın bir mucize olduğuna inandırıldı. Romanlar yazıldı, filmler çekildi, şarkılar bestelendi. Oysa aşk, bencilliğin en kurnaz, en sinsice kurgulanmış maskesidir. Arthur Schopenhauer bu yalana çoktan tokadı vurmuştu: “Aşk, doğanın bireyi kandırarak kendini devam...

Devamını Oku

AŞK DİYE DİYE KENDİNİ MAHVEDENLER: APTALLIK, ÖZGÜVENSİZLİK VE ÇARESİZLİK ÜZERİNE

Bazı kadınlar var ki, aşk uğruna kendilerini yerle bir etmekten hiç çekinmiyorlar. Ne kadar aşağılanırlarsa, ne kadar değersiz hissettirilirlerse, ne kadar görmezden gelinirlerse, o ilişkiye daha çok sarılıyorlar. Bir adam onları sevmiyor, umursamıyor, açıkça gözlerinin içine bakarak yalan söylüyor, hatta...

Devamını Oku

Sözlerin Fahişesi: Argo ve Küfürle Kendinizi Nasıl Satıyorsunuz?

Dil, insanın yalnızca iletişim aracı değil, varoluşunun kutsal bir yansımasıdır. Ancak bugün, bu kutsal yansıma yerlerde sürünüyor. Dilinizden dökülen küfürler, aslında kendi ruhunuzu ayaklar altına almanızdır. Her argo kelime, insanlığınızdan bir parça eksiltiyor. Hazır olun; bu yazı size ruhunuza nasıl...

Devamını Oku

Aşk mı, Cezalandırma mı? Kadınların Kendi Kalbine İhaneti

Kadınların toksik erkeklerle olan ilişkileri sadece bireysel bir problem değil, toplumun dayattığı ve öğrettiği değersizlik kültürünün dehşet verici bir yansımasıdır. Bu yazıda, kadınların nasıl kendi kalplerine ihanet ettiklerini ve bu döngüden kurtulmanın yollarını tüm çıplaklığıyla ortaya koyacağız. Hazır olun, rahatsız...

Devamını Oku

Sanal Hazzın Esiri: Porno Bağımlılığının Psikolojik Çöküşü

Porno: Zihnin Kafesindeki ZincirlerPorno, bir zamanlar yalnızca karanlık odalarda gizlenen bir suçken, şimdi her köşe başında karşımıza çıkan bir sosyal hastalığa dönüştü. Zevk arayışının bir aracı haline gelmiş, ancak gerçekte bir zihinsel cehennem yaratmıştır. Pornografi, beynin ödül merkezini o kadar...

Devamını Oku

Orgazmik Kahkahalar: Kadının Bedeninden Korkan Toplum

Kadın Kahkahasında Gizlenen TehditKadının kahkahası, toplumun inşa ettiği ahlâk duvarlarını yerle bir eden bir dinamittir. Bu kahkaha, sadece bir neşe ifadesi değil, erkeğin kontrol arzusunun paramparça olduğu bir başkaldırıdır. Erkek egemen düzen, bu kontrolsüz neşeye tahammül edemez çünkü kadının kahkahası,...

Devamını Oku

Bedenin Gücü, Ruhun Çöküşü: Aşk ve Cinsellik Üzerine

Bedenin Çürüyüşü: Arzuların Kendisini Yitiren Hükümdarları Cinsellik, bir ölüm çığlığı gibidir; bedeni beslerken ruhu çürütür. Herhangi bir bedensel doyum, ruhsal bir kayıptır, bir çöküşün başlangıcıdır. Bedenin arzuları, insanın zihnini ele geçirir, onu sadece şehvetin kölesi haline getirir. Aldatan bir erkek,...

Devamını Oku

Gerçek Aşk mı Hayal mi? İnsan Gerçekten Kime Aşık Olur?

Aşk, İllüzyonun Ta Kendisidir: Toplumun Zihinsel Zincirleri Aşk denilen şey, toplumun beyinlerimize işlediği bir yalandır. O kadar derinlemesine yerleşmiştir ki, çoğu insan artık gerçek ile hayalin sınırlarını ayırt edemez. Aşk bir tanrı değil, bir kuraldır, evet, kurallarla işleyen bir sistemin...

Devamını Oku
Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!