Dolmabahçe: 5 – IX – 1938 Pazarertesi
Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankayadaki menkul ve gayri menkul emvalimi C. H. Partisine atideki şartlarla, terk ve vasiyet ediyorum.
Atatürk‘ün vasiyeti bu cümleyle başlar. Nukut, nakit paralar demektir. Emval, mallar demektir. Atatürk, bütün nakit parasını, hisse senetlerini, taşınabilir ve taşınamaz bütün malını açıkça Cumhuriyet Halk Partisi’ne bırakmıştır, “terk ve vasiyet” etmiştir. Bir daha ve üstüne basarak söylüyorum; Atatürk, kendi el yazısıyla yazmış olduğu bu belge ile bütün parasını ve malını CHP’ye bırakmıştır.
Atideki, yani bu cümlenin altındaki şartlar, herkesin bildiği şartlardır. “Nukut ve hisse senetleri, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.” Her seneki nemadan vasiyette adları yazılı kişilere belli paralar ödenecektir vb. Son maddedeki şart da şudur: “Her sene nemadan mütebaki (kalan) mikdar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.”
Ve belgenin altında Atatürk‘ün K. Atatürk şeklindeki imzası.
Bu vasiyetin orijinali Cumhurbaşkanlığı Arşivi’ndedir. Atatürk‘ün el yazısıyla yazılmış olan vasiyet birçok kitap ve makalede basılmıştır. Yüz binlerce kitapta, makalede, bazen fotoğraf bazen dizgi olarak bu metin vardır. Yüzlerce, belki binlerce kütüphanede bu metin bulunmaktadır. Elektronik ortamda sayısını bilemeyeceğim ölçüde vasiyet metni yayılmıştır.
18 Mayıs 1944’te Kırım Türklerini vatanlarından sürdükten, on binlercesini öldürdükten sonra Stalin’in yaptığını yapınız. Stalin, Kırım Türklerine ait her şeyi ortadan kaldırmıştı; bütün belgeleri yok etmişti.
Siz de Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nden başlayarak içinde bu vasiyet metninin bulunduğu bütün belgeleri, bütün kitapları yok ediniz. Elektronik ortamdaki bütün bağlantıları ortadan kaldırınız. Atatürk‘ün böyle bir vasiyeti yoktu, deyiniz. Artık neredeyse tamamı yandaş hâline gelmiş gazetelerinizde, televizyonlarınızda böyle bir vasiyetin olmadığını iddia ediniz. Televizyonlarda sesinizi yükseltiniz, hançerenizi yırtınız ve haykırınız: Bunlar yok mu bunlaaar!.. Bir diğerinize haykırmak yetmez. O, kollarını da savurmalı, mikrofonu devirmelidir. Haykırmalı, mikrofonları devirmelisiniz ki hakikatin yüzde yüz zıddını hakikat diye anlatıp milyonları inandırasınız.
Belki de belgeye, belgenin bulunduğu ortamlara dokunmayıp başka bir yol bulursunuz. Ne bileyim ben, belge sahte dersiniz; orada yazılı olan C. H. Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi değildir, dersiniz; oradaki terk kelimesinin anlamı başkadır, dersiniz. Çare mi yok. Siz her soruna çare bulursunuz. Bütün ortamlar, yer, gök, uzay ortamları elinizde. Ağzını açanın, başını kaldıranın…
Şimdi düşününüz. Atatürk değil, herhangi bir vatandaş, parasını, malını mülkünü bir kişiye, bir derneğe veya bir partiye bırakıyor. Ve el yazısıyla şu bankada nemalandırılsın, diye yazıyor. Nemalar da şu şu kişilere, kuruluşlara verilsin diyor.
Ve siz, “vasiyet edenin parası, malı, hisse senetleri, vasiyet ettiği kişiye, kuruma bırakılamaz; mutlaka onun elinden alınmalıdır.” diyorsunuz.
Nesiniz siz? Cevap vermiyorum, siz kendiniz cevap verin; siz nesiniz? Yaptığınız, yapmayı düşündüğünüz işe ne denir; siz kendiniz cevap verin, ne denir?
İnsanlar, paralarını, mallarını istedikleri kimseye, istedikleri kuruluşa bırakamayacaklar mı? Böyle bir yönetime ne denir, siz kendiniz cevap veriniz!
Bu tutuma, bu anlayışa seslerini çıkarmayanlar kendi mallarının, mülklerinin müsadere edilmesine hazır olsunlar. Vasiyetinizin çiğnenmesine hazır olunuz; paranızın, malınızın gasp edilmesine hazır olunuz!
Benim bir yaptırım gücüm yok, sadece hatırlatıyorum. Bir gün, “Sahi, Yeniçağ’daki yazarlardan biri bunu yazmıştı.” demeyiniz.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri buradan okuyabilirsiniz.