1. Haberler
  2. TURİZM VE TATİL
  3. Antakya’yı anlatmaya kelimeler yeter mi?

Antakya’yı anlatmaya kelimeler yeter mi?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

umhuriyet Bayramı ile İÜHF (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi )‘83 girişliler 31’inci Mezuniyet Yılı Balosu nedeniyle, bir kez daha Antakya-Hatay gezisi yapma imkânı buldum. Daha önce 04-05 Kasım 2017 tarihli gezim nedeniyle paylaşmış olduğum Antakya-Hatay yazımda da belirtmiş olduğum gibi Hatay, “Medeniyetler Şehri” diye ifade edilen, bu ünü ve unvanı sonuna kadar hak eden bir şehir. Demem o ki; UNESCO’nun “Yaratıcı Şehirler Ağı”na Antakya’yı da dâhil etmiş olmasının son derece yerinde bir karar olduğunuİ bir kez daha yaşayarak anlamış olduk.

Gezimizin ilk gününe; Samandağ’da unutulmaz deniz ürünleri mezesi ve balık ziyafeti ile başladık. Yemek sonrası, Samandağı’nda muhteşem gün batımı manzarasını seyretme şansını yakaladık. Çevlik Köyü’nde bulunan Titus- Vespasianus Tüneli (Kanalı) ve Kaya Mezarları, Beşikli Mağarası gezisi ile devam eden programımızı Vakıflı Köyü, Hıdırbey Köyü, Musa Ağacı ziyareti ile sonlandırıp, şehir merkezinde konakladığımız otelimize dönüş yaparak, günlük gezimizi tamamladık. Akşam yemeği için öncelikle Antakya-Hatay ilinin özgün künefesini aç karna tattıktan sonra, akşam yemeğimizi yiyerek bu keyifli günü tamamlamış olduk.

Zaman sıkıntısı yaşamak istemiyorsanız en az yarım gününüzü buraya ayırın

Gezimizin ikinci günü, Uzun Çarşı ve şehir merkezini gezdik.  Çarşı adından anlaşıldığı gibi uzun sokak, hanlar, cami ve külliyelerden oluşmaktadır. Sokaklarda gezerken kadayıf yapımını görmek, baharatların kokusunu içine çekmek etkiliyor insanı. Zaman sıkıntısı yaşamak istemiyorsanız, en az yarım gününüzü buraya ayırmanızı tavsiye ederim. Çarşı esnafı, oldukça samimi ve yardımseverdir. Ayrıca aklınızda bulunsun, yapacağınız alışverişlerinizi adresinize kargoyla gönderme imkânı da mevcut. Esnafla sohbetiniz sırasında bunun mümkün olup olmadığını mutlaka öğrenin. 

İkinci günün akşamında, İÜHF’ 83 girişliler 31’inci Mezuniyet Yılı Balosu nedeniyle toplandığımız şehir dışındaki otelimizde, unutulmaz bir balo ve Cumhuriyet kutlaması yaşadık. 31’inci yıl kutlamasına katılan 35 yıllık arkadaş grubumuz ve eşleriyle oldukça renkli geçen gecede, Antakya-Hatay yöresine özgü meze ve yemek çeşitlerinin yanında, hem göze hem de damak zevkine hitap eden irmik tatlısını da tattık.

Türkiye’nin ilk ve tek bitki müzesini gezdik

Gezimizin üçüncü günü; grup halinde, şehrin tarihi ve turistik yerlerini gezmeye Hatay Arkeoloji Müzesi (Antik döneme ait eserlerin sergilendiği ve 28 Aralık 2014 itibarıyla dünyanın en büyük mozaik sergileme alanına sahip müzedir) ile başladık. St. Pierre (Aziz Petrus) Kilisesi ziyaretimizden sonra, Habib-i  Neccar Dağı’nın seyir terasında şehrin panoramik görüntüsünü izledik.

Daha sonra, Türkiye’nin ilk ve tek bitki müzesi olan, kuru bitkiler ve esanslarını barındıran Hatay Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler Müzesini ve Habib-i -Neccar Camii’ni gezdik. Uzun Çarşı’da bulunan Kurşunlu Han’da meşhur ve özgün Tepsi Kebabı’nın ardından nefis bir “Künefe şov” izledik ve tabii bu lezzetli künefenin tadına bakmadan geçmedik.

Akşam saatlerinde, Harbiye, Şelale ve panoramik şehir turu sonrası, konakladığımız otele dönüş yaptık. Akşam yemeği sonrası; 35 yıllık dostlardan oluşan grubumuzla Antakya-Hatay gezimizi, Cumhuriyet Bayramı ve 31’inci Mezuniyet Yılı Balosu değerlendirmesiyle, yeni gezi programları yapmak üzere keyifle tamamladık.

Antakya-Hatay’ın tarihi ve turistik yapısı yanında, gastronomi ve mutfak zengini bir şehir olması da, her zaman bu şehrin cazibesini artırmaktadır. Dinlerin, dillerin medeniyetlerin kardeşçe omuz omuza ve barış içinde yaşadığı bu şehir, aynı zamanda dinler için ilklerin de şehridir. İlk Hristiyanlık Kilisesi (St. Pierre Kilisesi ), Anadolu da İlk Cami (Habib-i  Neccar Cami) de bu şehirde bulunmaktadır.

Musevilik inancına ait Havra ve ibadet yerleri yanında Pagan inançlarının tüm izlerini görmek mümkündür. Tarih ve efsaneler şehri olarak da ilk yerleşiminin Geç Neolitik Çağ’da gerçekleştiği Kinet Höyük, Hatay’ın İskenderun ilçesine 30 kilometre uzaklıktadır. Hitit dönemine ait (özellikle Kral Şuppiluliuma heykeli ) heykel ve izlerini, Daphne ile Apollon Efsanesini  (Harbiye) de yine bu şehirde görmek mümkündür.

Antakya yemekleri saymakla bitmez

Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi, Antakya yemeklerini saymakla bitmez, Her biri tekrar tekrar övgüyle söz etmeyi hak edecek niteliktedir. Restoranların menüsünde rastlayabileceğiniz; soğuk, ara sıcak mezelerin yanında ana sıcaklar da tadına doyum olmaz lezette. Malzemesi, yapılışı, sunumu, tadı ve lezzeti Antakya’ ya özgüdür. Başta yöreye özgü çiğ köfte, içli köfte, cevizli ezme, peynir, yoğurt, humus, salata çeşitlerinin yanısıra; oruğ, pilav çeşitleri, Ali Nazik, kıymalı kebap çeşitleri, kuşbaşı, kazbaşı, kavurma çeşitleri, tepsi kebabı, sebzeli kebaplar, sini kebabı yörenin olmazsa olmazlardandır. 

Kaynak : İlgili Antakya’yı anlatmaya kelimeler yeter mi? haberi Türkiye’nin en çok okunan turizm portalı Turizm Aktüel tarafından haberleştirilmiştir.

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
Antakya’yı anlatmaya kelimeler yeter mi?
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!