ANDIMIZ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her işte olduğu gibi bunda da simgeler üzerinden bir gerginlik sürüyor. Şimdi kapansa bile başka zamanlarda yeniden gündeme gelecektir. Açık yarayı da kaşıyan çok olacaktır.

Gençlik STK’ları platformunun açıklamasına göre gençlerin üçte birlik kesimi kendini milliyetçi olarak tanımlarken üçte biri Atatürkçü ve geride kalan üçte birlik kesimin önemli bir kısmı da muhafazakâr olarak görüyormuş. Fikirler farklı farklı. Bunu bir köşede bekletelim.

Andımızla bunun bir ilgisi olabilir. Cumhuriyetin ilk yıllarına atıf yapmak isteyenler için Andımız dediğimizde Reşit Galip’in sözlerini yazdığı ve “Varlığını Türk varlığına armağan eden” metin geliyor önümüze. Varlığını, Türkiye’ye armağan etmekte tereddüt edilmeyeceğini en son 15 Temmuz’da gördük, askerlerimiz de bu andı etmeseler bile canlarını vatan için hiçe sayıyorlar. Var olsunlar.

Reşit Galip’in aynı zamanda Türkçe ezanın mucidi olduğu da düşünüldüğü zaman metin sözlerinden bağımsız olarak başka bir çerçeveye oturuyor. Kapanmış bir yarayı tekrar kaldırmaya benziyor.

Andımız dendiği zaman benim aklıma Ömer Seyfettin’in And isimli hikayesi geliyor. İki çocuğun birbirleriyle kan kardeş olması ve birinin diğeri için hayatını feda etmesi. Ömer Seyfettin’in “And”ı kanaatime göre çocuklara okutmamız gereken temel metindir. Fedakarlık ve vefanın iç içe sarıldığı bu açıklı hikaye bize ant dediğimiz şeyin neye benzemesi gerektiğini gösteren örneklerden biridir.

Sadece o değil, Pembe İncili Kaftan’da bir diplomatın, Forsa’da vatandan ayrı kalmış birinin, Diyet’te minnetsizliği en ileri örneklerini görebiliriz. 

Andımız dediğimizde farklı görüşlere sahip olsak da aynı mücadeleyi vereceğimiz günlerde tereddüt etmememiz gerektiğini anlamalıyız. Ant bizleri birbirimize bağlamalı, bir diğerimizi dışarıda bırakmamalı, kapıyı yüze çarpmamalı.

Vatanı sevmek kimsenin tekelinde değil. Etnik aidiyete göre tasnif yapmak da bizi tarihte hiç de hoş olmayan uygulamaların yanına iter. Bağırmadan, birbirimize sesimizi yükseltmeden durabileceğimiz mesafeden aynı topraklar üzerinde kardeşlik ve fedakarlık içinde yaşayacağımızı söyleyebiliriz.

Ülkü birliğinin olmadığı yerde bir milletten söz etmek çok da anlamlı olmayacaktır. Ülkeleri egemenlik kurdukları topraklar belirlese de milletleri sosyal mukaveleler, hatta yazılı olmayan sosyal mukavelelerin tedavülde olması belirler ve ayakta tutar.

Edebiyattan uzaklaştığımız her an kelimelerimizi, mefkuremizi ve inceliğimizi kaybediyoruz. Ben bu değerleri çocukluk günlerimde okuduğum Ömer Seyfettin hikayelerinde buldum. Gerçek andımız da budur kanaatimce. Siz de başka bir şeyi ant olarak tayin edebilirsiniz. Yeter ki ayrıştırmasın, söylendiğinde dostu çoğaltsın düşmanı azaltsın ve millet olma ruhundan bir nefes üflesin. 

Son olarak: Bu ülkenin gençleri ne düşünüyor olursa olsun, daha güzel bir gelecek için ortak bir sesle haykırabilirler. Bunun için de İstiklal Marşı yeter de artar bile. 

 

Halil İbrahim İZGİ 26 Eki 2018

Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.

Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
ANDIMIZ
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!