Seçim meydanlarındaki konuşmalara bakılırsa Tayyip Erdoğan, BDP ile ipleri atmış görünüyor.. Başbakan, öğrenci yurtlarının ateşe verilmesinden, Ak Parti seçim bürolarının saldırıya uğramasına kadar bütün vahşeti BDP’ye ihale ediyor.. Başbakan, özerklik taleplerine bile işaret ederek “BDP ile işlerinin olmayacağını, onların PKK adına hareket ettiklerini” söylüyor..
BDP’de de yaklaşımlar farksız..
Gelgelelim durum gerçekten böyle mi!? BDP’liler seçim meydanlarında “İmralı ile görüşmelerin sürdüğünü” aktararak, seçim sonrası hedeflerine varacaklarını iddialı biçimde anlatıyorlar!..
Şu sıra Ankara kulislerinde yeni bir iddia seslendiriliyor.. Buna göre, seçimlerden sonra çıkacak tablo böyle bir ortam yaratırsa, Ak Parti ile BDP’nin koalisyon ortağı olmaları gündeme gelebilir..
Bu değerlendirme 24 Mayıs’tan sonra konuşulmaya başlandı.. Bu tarihte Leyla Zana bir konuşma yaptı.
24 Mayıs’ta Hazro’nun Çitlibahçe Köyü’nde seçim çalışmalarını yürüten Zana, “Biz hükümete ortak olmak istiyoruz…” dedi. Zana tabanına “..Süreç artık önderimizin aramızda olması sürecidir. Gerillalarımızı artık aramızda, kendi içimizde görme sürecidir. Gün gelecek Öcalan kendi halkının arasında, bu halkın çocuklarına öğretmen olacak, o günlerin yakın olacağına inanıyorum” diye Abdullah Öcalan mesajları verirken bunu söylüyor ve TBMM’ye neden gireceklerine de işaret ediyordu..
Seçim öncesi PKK’ya karşı sesini yükselten Erdoğan, seçimden sonra BDP ile aynı kabinede olabilir mi?..
Bu değerlendirmeye taban oluşturan kaynak Anayasa meselesi!.. Seçimden sonra Anayasa’nın değişeceği kesin.. Bu değişiklikte Ak Parti-BDP işbirliğinin taban oluşturacağı yazılıp çiziliyor!..
Ak Parti tarafından henüz yalanlanmayan gazete manşeti şöyle diyor..
“İktidar, seçimlerden sonra BDP ile ittifak yaparak, Anayasanın ilk üç maddesini değiştirip, Türkiye’yi federal yapıya geçirecek, anayasaya PKK’nın isteği doğrultusunda ’Kürt Halkı’ibaresi sokulacak, ayrılıkçı Kürt hareketinin isteği doğrultusunda Güney Doğu ve Doğu bölgesine ’özerklik’verilecek.”
Abdullah Öcalan, AKP’yi yeni anayasa konusunda zorladığını açıkladı. Öcalan, “Ben bu sürece demokratik anayasal çözüm süreci demiştim. Eğer hükümet bu çözüm sürecine gelmezse, büyük bir savaş çıkarsa 3 ay bile dayanamaz” açıklamasıyla işin ciddiyetini ortaya koydu.
***
AK Parti’nin hayalindeki ’yeni anayasa’nın ilk 3 maddeyi ve Türklük vurgusunu ortadan kaldırmayı hedeflediğini İsviçreli parlamenter deşifre etti. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki konuşması sonrası Erdoğan’la öğle yemeği yiyen AKPM Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross, aynı gün NTV’deki programa katıldı. Gross, canlı yayında şöyle konuştu:
“Biliyorsunuz Kürt halkının ihtiyaç duyduğu haklara sahip olmamaları beni endişelendiriyor. Öğle yemeğinde yapılan yorumların en önemlisi, en ilginciydi. Bu maddelerin yalnızca bir geçiş sürecinde var olabileceğini söyledi. Ve kendisi de (Erdoğan) Türkiye’nin artık 3 ya da 1. madde ya da 3. madde gibi Türklüğe vurgu yapan maddelere ihtiyaç olmadığını, olmayacağını söyledi. İleride… Bence bu çok ilgi çekici bir yorumdu. Dolayısıyla bizim Türkiye’yi çok dikkatli bir şekilde desteklememiz gerekiyor. Özellikle de bir takım olasılıkların kullanılmadığından emin olmamız gerekiyor. Ben zaten gerçekleşeceğinden son derece iyimserim. Özellikle de Türkiye’de herkesin demokrasi ve insan hakları yönünde ilerleyeceğini düşünüyorum. Kürtler için, aydınlar için, bütün farklı azınlıklar ve gruplar için.”
***
Bütün bu değerlendirmede gerçek olan şu.. AB tarafından Türkiye’ye öngörülen bir anayasa var.. Başta ilk üç maddesi değişen, Türklük kavramını geri çeken bir anayasa.. Bu dayatma Türkiye’nin büyük sermayesi tarafından da destekleniyor.. Dahası yönetim-devlet kurumları bu çerçevede İmralı ile görüşüyor..
Ortaya çıkan “Ak Parti-BDP koalisyonu” söylentileri de bu çerçevede gelişiyor..
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.