1. Haberler
  2. ÜNLÜ YAZARLAR
  3. 2016 IŞİD İÇİN FİNAL YILI MI?

2016 IŞİD İÇİN FİNAL YILI MI?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son iki yılda saman alevi gibi büyüyen IŞİD Kasım 2015’den beri hem Suriye’de hem de Irak’ta savunmada. IŞİD Mart 2016 itibarıyla 2015 yılına nazaran Irak’ta kontrol ettiği toprakların yüzde 40’ını, Suriye’de ise yüzde 20’sini kaybetmiş durumda. Yine son günlerde toprak kayıpları halen süren IŞİD’in kontrolündeki toprakların yüzde 10’a yakınını Ocak-Mart 2016 döneminde kaybettiğini de not etmek gerekiyor. Toprak kayıpları aynı hızda devam ederse IŞİD’in 2016’nın sonunu göremeyeceğini söylemek mümkün. Bazılarına göre 2016 IŞİD için final yılı olabilir. Özellikle Iraklı karar alıcılar ve bazı Amerikalılar tarafından sıklıkla dile getirilen bu görüşe temkinli yaklaşmak gerekiyor. Çünkü öncelikle her ne kadar hem Türkiye’den hem de Ürdün’den sağladığı personel, lojistik ve finansal destek son aylarda epey kesilmiş olsa da IŞİD’in hem Suriye’de hem de Irak’ta ciddi bir Sünni güç tabanı olduğunu görmek gerekiyor. İŞİD kaybettiği topraklara rağmen coğrafi açıdan hala 30’a yakın ülkeden daha büyük bir alanı ve halen 6 milyon gibi dünyanın yaklaşık 60 devletinden daha büyük bir nüfusu kontrol altında tutuyor.

 

IŞİD nasıl bir savaş makinası?

2016 başından beri geri çekiliyor olsa da  IŞİD hala özellikle taktik düzeyde çok etkin bir savaş makinası. IŞİD bölük (80-100 savaşçı) ve tabur (200-300 savaşçı) seviyesinde hareket ediyor, genelde motorize ve hareket kabiliyeti çok yüksek. Hem el yapımı patlayıcı (EYP), intihar saldırıları ve vur-kaç eylemleri gibi terörist taktikleri hem de bölük ve tabur düzeyinde konvansiyonel askerî taktikleri uygulayabiliyor. Kısaca IŞİD’i meskûn mahal çatışmaları (urban warfare) alanında çok mahir, kendisine arazi (territorial) hedefleri seçen ve asıl amacı elde ettiği geçici askerî başarıları uzun soluklu bir siyasi yapıya dönüştürmek isteyen bir yarı-askerî, yarı-siyasi yapı olarak tanımlamak mümkün.

Kuvvet yapısı olarak ise IŞİD’in çok akışkan, hemen hemen her gün değişen bir komuta yapısı var, tüm birlikleri “mobil” ve çok dağınık. IŞİD’in sabit bir askerî karargâhı, harekât merkezi, deposu veya askerî birliği bulunmuyor. Bu nedenle ABD hava saldırılarında herhangi bir sabit askerî tesis değil; sadece hareket eden araçlar, geçici konaklanan evler vurulmuş durumda. IŞİD komutanlarının savaşmaları da çok kolay. Çünkü IŞİD’in kullandığı “sadece ne yapılacağını” açıklayan, “nasıl yapılacağını”  sahadaki komutana bırakan “görev tipi” denilen kısa emirler sahadaki komutanlara büyük inisiyatif sağlıyor. Neticede IŞİD’in hareketli, dağınık ve mobil yapısı, hava saldırılarının güçlü bir kara stratejisi uygulayan yer birlikleriyle desteklenmediği sürece çok da etkili olamayacağı anlamına geliyor.

Zaten IŞİD’ın geçen haftalardaki Irak’taki Tuzhurmatu ve Musul yakınlarındaki Teleskof karşı taaruzları ile Suriye’deki Munbiç’te YPG’nin çoğunluğunu oluşturduğu Munbiç Askeri Konseyine yönelik direnci yüksek savunması IŞİD’in kolay lokma olmayacağını gösteriyor. Görünen o ki IŞİD savunmasını içinde karşı taaruzların ve vur-kaç operasyonlarının olduğu esnek, tempolu ve yüksek dirençli bir ‘OYNAK SAVUNMA’ şeklinde dizayn ediyor. Bu dizayna EYP ve araçlı intihar saldırılarının da gücünü koyduğunuzda Suriye ve Irak’ta sahada çok da kolay çözülemeyecek bir IŞİD karşımıza çıkıyor.

IŞİD’e karşı nasıl bir savaş dizaynı?

Yukarıdaki bilgiler ışığında IŞİD’e yönelik;

1- Temizleme

2- Tutma/Kontrol Etme

3- Yeniden İnşa Etme

olarak aşamalandırabileceğimiz 3 aşamalı bir mücadele stratejisi gerekiyor.

Bunlardan ilki olan IŞİD’ı kontrol ettiği bölgelerden çıkarma ve onu taaruzi bir harekatla bir nevi süpürme amacı taşıyan ‘Temizleme’ aşaması kesinlikle askeri olmak zorunda, daha sonra temizlenen yerlerin (ki buralar çoğunlukla sivil halkın yaşadığı il/ilçe merkezleri olacak. Tam da bu nedenle bu iş çok zor) elde tutulmasını ve kontrol altına alınmasını sağlayacak olan ‘Tutma/kontrol etme) aşamasında hem savunmaya yönelik askeri faaliyetler hem de yeniden bir siyasi otorite ve kamu düzeni tesisini yönelik kapasite geliştirme gibi sivil faaliyetler öne çıkıyor. Son aşama olan ‘Yeniden İnşa’ aşamasında ise önce IŞİD’dan temizlenen, sonra elde tutulmaya devam edilen yerlerde artık sürdürülebilir bir siyasi düzen kurmaya ve materyal kapasitenin yeniden inşasına faaliyetler öne çıkıyor. Aslında bu son aşama hepimizin bildiği ‘Suriye’deki siyasi geçiş sürecinin’ ta kendisi.

Şimdi ilk aşama olan ‘Temizleme’ aşamasına dönelim. İşte tamamen askeri olan bu aşamada IŞİD’ı alt edebilmek, kontrol ettiği yerlerden söküp atabilmek için nasıl bir savaş dizaynı olması gerekiyor? Cevabım: Sahada 3 katmanlı bir savaş dizaynı şart. Bu katmanlar yukarıdan aşağıya:

1. Harekat Bölgesine Sağlanacak Stratejik hava desteği: Şu an bu katmanda sorun yok. Çünkü hem ABD liderliğindeki koalisyonun hem de Rusya-Suriye ikilisinin savaş uçakları vızır vızır Suriye hava sahasında uçarak IŞİD’in kritik hedeflerini bombalıyor. Bu katmanda özellikle IŞİD’ın meskun mahallerdeki kritik komuta-kontrol tesisleri, lojistik depoları, karargahları, iletişim merkezleri hedef alınıyor. Ama IŞİD’e yönelik Koalisyon hava bombardımanlarının başladığı 2014 Kasım ayından bu yana toplam 13 bin sorti yapılmasına rağmen IŞİD hala sahada etkin. Bu sadece hava bombardımanlarının IŞİD’i bitiremediğini gösteriyor.

2. Kara Unsurlarına Sağlanacak Yakın Hava Desteği: Yakın Hava Desteği doğrudan sahada mücadele eden kara birliklerine sağlanan destek anlamına geliyor. Bu ya ABD’nin İncirlik’e yeni getirdiği A-10 veya Rusya’nın şu an Suriye’de uçan SU-25 savaş uçakları, ya da ABD’nin Apache veya Rusya’nın MI-24 gibi taaruz helikopterleri ile sağlanıyor. Yakın hava desteğinde temel amaç karadaki birliklerin talepleri doğrultusunda (ki bunun için de kara birliklerinin özel eğitimi, özel teçhizatı, iletişim vb. imkanları önem kazanıyor) onlara ateş desteği sağlanması amaçlanıyor. Özellikle IŞİD’in elindeki tankların ve zırhlı muharebe araçları ile topçu/roket birliklerinin yakın hava desteği ile imha edilmesi amaçlanıyor. Çünkü kara birliklerinde bunları imha edebilecek kadar yeterli donanım/eğitim yok. Yakın hava desteği IŞİD’le mücadelenin olmazsa olmazı ama görünen o ki hem Suriye’de hem de Irak’ta bu kolay seçenek kara birliklerinin her başı sıkıştığında başvurduğu bir yöntem haline gelmiş, yani bir nevi bağımlılık yaratmış. Hal böyle olunca da yakın hava desteği paradoksal bir şekilde kara birliklerine yardımcı rolden çıkıp kara birliklerinin sahada gücünü-etkisini zayıflatan bir faktöre dönüşüyor. Bana ‘Suriye ve Irak’ta IŞİD’le savaşan kara birlikleri neden güçsüz?’ diye sorsanız size ‘Telefonla/telsizle çağırdığınızda hemen gelen bir uçak/helikopter varken niçin karada siz savaşasınız?’ diye cevap verirdim.

3. Kara Gücü: İşte hem Suriye’de hem de Irak’ta meselenin püf noktası tam da burası. Çünkü IŞİD’ın karşısına aslanlar gibi çıkıp ona tabur veya tugay düzeyinde zırhlı taaruzi harekat da icra edebilecek, tempolu bir taaruzla onu yapıştığı il/ilçe merkezlerinin içine girip söküp atabilecek (Bana göre IŞİD şu anda dünyada meskun mahallerin içinde muharebe konusunda dünyanın en iyisi) bir kara gücü yok. Suriye’de bu kadar büyük çapta bir süpürme yapabilecek bir güç yok, Irak’ta ise ordunun durumu ortada.

Suriye’de kara gücü olarak elde alternatifler neler?

a- Rusya-Esad ordusu ve bu gücü destekleyen yandaş para-militer güçler,

b- ABD tarafından desteklenen ve ‘Suriye’nin Demokratik Güçleri’ adıyla makyajlanan YPG.

Irak’ta alternatifler neler?

a. Irak ordusu

b. Şii para-militer güçler

Acaba önümüzdeki günlerde IŞİD’le mücadelede sivrisineklerin öldürülmesi olarak özetlenebilecek düşman merkezli bir anlayış mı; yoksa bataklığı kurutmak olarak özetlenebilecek halk merkezli bir mücadele anlayışı mı benimsenecek?” Yine, IŞİD’in kontrolündeki bölgelere -Suriye’de Rakka ve Deyrezor, Irak’ta da Musul- temposu yüksek bir taarruz düzenlenerek, örgüt bu şehirlerden kısa sürede temizlenmeye mi çalışılacak? Yoksa bu şehirler bir çevreleme stratejisiyle tecrit edildikten sonra halkın uzun vadede -belki yıllar içinde- örgütten soğuması mı beklenecek? Bir diğer deyişle IŞİD’in mücadele azmi ve kararlılığı mı kırılacak?

Sahada henüz bu sorulara cevap verecek bir resim oluşmuş değil. Ama görünen o ki bu yaklaşımlardan ilki benimsenirse bu sonuç kısa vadeli olabilir. Zira şayet IŞİD sonrası yeniden inşa ve siyasi entegrasyon süreci iyi yönetilemezse IŞİD 2.0 ile karşılaşabiliriz ve bunun bedelini tüm dünya ödeyebilir. Bu nedenle halk merkezli ve temel hedefi belki de iki-üç yıl sürebilecek ve halkın IŞİD’den yavaş yavaş soğumasını amaçlayacak bir mücadele stratejisi daha doğru gibi duruyor. Ama tabii burada da temel soru şu: Başta ABD ve Rusya gibi aktörlerin uzun soluklu bu yaklaşım için önce stratejik sabrı sonra ödeyeceği bedel için gerekli cesareti var mı?

Sonuç olarak, IŞİD için temel yaklaşım halk merkezli, yıllara yayılsa da kontrolü altındaki bölgelerde halkın ondan yavaş yavaş soğumasını esas alan, müteakiben de bu bölgelerdeki Sünni yapıların Suriye ve Irak’taki siyasi süreçlere önce yerelde sonra ulusal düzeyde re-entegrasyonunu amaçlayan bir mücadele olmalı. Sahadaki tablo ve Irak’ın son on yıldaki, Suriye’nin de son beş yıldaki tecrübesi bize bunu dayatıyor. Tam da bu nedenle 2016’da savaş makinesi olarak yıpranan ve devletimsi yapı olarak küçülen bir örgütle karşı karşıya kalacağız. Bunlara bağlı olarak IŞİD’in propaganda gücünün de zayıflayacağı kesin. Ama bir zihniyet olarak IŞİD bölgede bir hayalet misali dolaşmaya devam edecek. Bu hayalet, Müslüman dünyada, etnik, dini ve mezhepsel sinir uçlarının hassaslaştığı her bölgede, her an yeniden hayat bulabilir. Veya ‘Hala güçlüyüm’ mesajı vermek için Avrupa ve Türkiye başta olmak üzere yeni eylemlere yönelebilir. Bu açıdan uluslararası toplumun IŞİD ile mücadelesi daha uzun yıllar devam edecekmiş gibi görünüyor. Kısaca ne yazık ki önümüzdeki 5-7 yılda bölgemizde taaruzi bir savaş makinası olmasa da bir terör örgütü ve Irak’ta ve Suriye’de bazı Sunni Arap nüfusu yoğun bölgelerde etkin, Türkiye dahil Ortadoğu’da her an her yerde terör eylemleri yapma kapasitesine sahip bir organizasyon olan IŞİD’i konuşmaya devam edecekmişiz gibi görünüyor. Bir de ne yazık ki IŞİD’le mücadelede küresel anlamda entegre ve bütüncül bir strateji yerine her koyunun kendi bacağından asıldığı ve kendi ulusal çıkarlarını önceliklendirdiği kaypak zemin de cabası…

 

 

 

Metin GÜRCAN 01 Tem 2016

Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.

Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.

0
kat_l_yorum_1
Katılıyorum +1
0
hatal_d_n_yorsun
Hatalı Düşünüyorsun
0
bilgi_in_te_ekk_r
Bilgi İçin Teşekkür
0
_a_rd_m
Şaşırdım
0
kat_lm_yorum_-1
Katılmıyorum -1
2016 IŞİD İÇİN FİNAL YILI MI?
Yorum Yap

Türkiye Aktüel Haber Bültenine Ücretsiz Abone Olabilirsin

Yeni eklenen makalelerimizden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini şimdi başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!